İDRİS ÖĞLEYİN ORUÇ AÇTIRIR

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Teknolojinin bugünkü gibi hayatımıza girmediği dönemlerde yaşayan insanlar, değişik metotlarla baba zoruyla da olsa her türlü ihtiyaçlarını atalarından gördüğü usul ve yöntemlerle yerine getirirlerdi. Günümüzde bir çiftçi 100 dönümlük arazisini 2 günde ekiyor, 1 günde biçiyor, 1 günde harman hasılat işini bitiriveriyor.

50 yıl öncesinde bir evde 15-20 nüfusun eli iş tutan bütün fertleri kan ter içinde çalışırdı. Tarlada çalışma sabah gün doğmadan başlar, gün batımına kadar sürerdi.

Ekin, önceleri orakla biçilir iki ay sürerdi. Sonradan tırpan çıkınca aynı ekinin biçimi 30 güne, şimdi ise biçerdöver ile birkaç güne indi.

Ekinlerin tırpanla biçildiği ırgatlık zamanı birde Ramazan’a denk geldi mi işte yan ağla dön ağla. Aç susuz, ağzınız kurur, diliniz ağzınıza sığmazdı. İnsanın vücudundan ter dahi çıkmazdı. Buna rağmen genelde bütün aile inançları gereği büyük bir sabırla oruçlarını tutardı.

Irgatlık zamanında oruç tutmak anlat anlat bitmeyecek değişik hikâyelere konu olmuştu.

Bugün sizlerle İdris Emmi’nin oruç hikâyesini paylaşmak istiyorum.

İdris Emmi, kardeşi, kardeş çocukları, hanımları, 5-6 kişi ekin tarlasına giderler. Güneş doğmadan çalışma başlar. Bacakta kocaman süpürge, elinde tırpan ile ekin biçilir. Kuşluk vakti derken öğlen olur, güneş tam tepede, ağustos sıcağı, kimsenin kimseye bir şey söyleyecek hali yok. Herkes iyice acıkır, yorulur.

İdris Emmi aile büyüğüdür.

Irgatlara: “Sabredin. Allah mükâfatınızı verecek. Bu havada oruç tutmak şöyle sevap, böyle sevap” diye nasihatler eder ancak bir süre sonra kendi de dayanamaz, öğle saatinde “İş bitti, paydos!” der.

Bir gün apar topar köye dönerlerken bir dereden geçerler.

Söğüt ağaçlarının gölgesi altında şırıl şırıl berrak sular akar. Hepsi birden serinlemek için suya girerler.

İdris Emmi: “Abdestinizi alın ben namazınızı kıldırırım” der.

Biraz serinledikten sonra İdris, bir taşın üstüne çıkar, öğle ezanını okur. “Haydi, çocuklar top patladı, orucunuzu açın iftar edin” der. Gençler birden su içerek öğle vakti iftar ederler.

Söğüt gölgesinde güle oynaya dinlenirler. Serinleyerek, su içerek eğleşirler. İkindi vakti tarladan eve dönerler.

Akşam iftar saatine kadar evlerinde dinlenirler.

Çok geçmez bu konu bir şekilde ifşa olur.

Hele Hacı İsmail’in Mustafa’nın diline düştü mü ballandıra ballandıra bir düğünde, bir bayramda zevkine anlatılırdı. Bir gün kardeşi İdris’e bu konuyla ilgili kızar:

“Köpoğlusu, hadi kuldan utanmadın, Allah’tan da mı korkmadın? Benim oğlum Çavuş ilk defa oruç tutuyordu bu sene. O da sen ezan okuyunca orucu bozmuş. Cennet var cehennem var. Allah seni ıslah etsin! Deli gardaşım, hem kendinin hem de çocukların orucunu bozdurdun.” Deyince İdris emmi:

 “Mustafa ağa (abisine) sen kamyonun şoför mahallinde cennete git. Ben arkasından asılır senin gittiğin cennete giderim merak etme” demiş.

Hatıralarımdan güzel bir ramazan hatırasıydı. Rabbim kederden, sıkıntıdan uzak, birlik beraberlik içinde nice güzel ramazanlar nasip etsin inşallah diyorum Vesselam…

İDRİS ÖĞLEYİN ORUÇ AÇTIRIR
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!