YOZGAT’TA YAŞAMAK BEDEL İSTİYOR

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bundan 40-50 yıl öncesinde bugünkü gibi modern araçlarımız yoktu. Köylülerimiz ve çiftçilerimiz Yozgat’ın merkeze bağlı köylerinde zor şartlarda yetiştirdiği ürünlerini pazara getirip satmak o kazancıyla da gaz, tuz, şeker, çay almakta ciddi manada zorlanıyordu.

 Bu mevsimde köylüler tarlasında, bağında, bahçesinde ürettiği taze salatalık (zavrak), maydanoz, has nane, biber, domates, patlıcan, patates, kuru soğan, yeşil fasulyeyi tezgâhlarda, mahalle aralarında satarlardı.

 Köylüler Salı pazarına gelebilmek için Pazar gününden itibaren hazırlanmaya başlarlardı. O günlerde bir köyde en fazla bir veya iki traktör bulunurdu. Köyde yaşayan üreticilerin sebze ve meyveleri, o günün modern araçları olan kağnı, at arabası ya da traktörler ile taşınırdı. Önceden hazırladıkları mahsullerini çuvallarla traktör kasasına yükler ve şehre gelebilmek için yola çıkarlardı.

 Köylüler trafik korkusundan ürünlerini Yozgat’a getiremezler hasbelkader getirmişseler de burunlarından gelir, sıkıntı çekerlerdi. Araçları nedeniyle şehre ana yollardan giremezler, ya gecenin belli saatlerinde ya da sabaha karşı tali yollardan, ara sokaklardan girerlerdi. Beyaz şapkalı polisler köylülerin korkulu rüyasıydı.

 Bırakın beyaz şapkalı polisleri toplum polisinden, jandarmadan hatta mahalle gece bekçilerinden bile korkarlardı. Korkarlardı da afedersiniz o günün eşekleri, atları ve at arabalarıyla yakın köylerden şehre turfanda sebze ve meyvelerini getirir ve satarlardı. Kazandıkları parayla da ekonomiye katkı sağlarlardı. Aydınlanmak için gaz yağını, çayını, şekerini, tuzunu, kısaca ihtiyaçlarını alır, köylerine yalın ayak başıkabak geldikleri gibi giderlerdi. Bir traktörün o günkü kazanacağı para asgari 50-60 liraydı. Bir trafik cezası yediği zaman o da 60 liraydı. Ne yapsın zavallı traktörcü yan ağla dön ağla…

Yozgat’a bağlı köylerde yaşayan vatandaşlar merkeze trafik korkusundan gelemezlerdi. Örneğin Kızıltepe, Çalatlı, Fakıbeyli, İnceçayır, Recepli, Bozlar, köylüleri Sorgun ilçemize Topçu, Başınayayla, Erkekli, Gevrek, Gökçekışla, Çalılı, Lök, İncirli köylüleri Şefaatli ilçemize Osmanpaşa, Sarının Viran, Kaşkışla, Battal, Özlüce köylüleri Boğazlayan ilçemize Salmanfakılı, Kuhçu, Başıbüyüklü, Köseyusuflu, Kuyumcu, Nefes, Topaç, Dayılı Yerköy ilçemize giderlerdi. Merkeze gelmek için teşvik yerine zılgıt yerlerdi.

 Dün böyleydi peki bugün farklı mı? Hayır! Değişen bir şey yok. Aynı tas aynı hamam… Yozgat da kafalar hep aynı… Geçtiğimiz senelerde Yozgat üreticisinin pancar nakliyesi dert olmuştu. Yine üreticiler kan ağlıyor, büyük sıkıntılar çekiyordu. Urfa’dan diğer Doğu illerinden gelen ağır tonajlı kamyonlar 30-40 ton taşırken Yozgatlı 16-19 ton pancar taşıyamıyordu. Sebep? Tonaj fazlası.

O günde bu konuları gazete sütunlarına taşıdık, köşelerimizde yazdık. Yöneticilerle az münakaşa ve münazara etmedik. Çiftçilerimiz ve nakliyecilerimiz çalmadık kapı bırakmadılar. Gazetemize gelen üreticilerin taleplerini bendeniz o zaman Ak Parti’de İl Başkanlığı yapan Fahri Açıkgöz’e ilettim. Sorunları dinleyip samimi bir şekilde destek verdi. Çiftçilerimizin karşılaştığı aynı sorunları şuan ki Ak Parti İl Başkanı’na ilettiğimiz de ise azar işittik. Dediğimize de diyeceğimize de bin pişman olduk. Bir daha konuşmamak üzere sustuk.

Bize Alaca dağdan kar getirdi. Bir metrekare asfaltın maliyetini söyledi bana. Sanki Yozgat’ın bütün yol sorunu çözülmüş. Kaymak gibi diğer ilçelerle, illerle bağlantıları yapılmış da mıcır taşıyan ağır iş makinaları yolları bozmuyor, Yozgatlının 15-20 tonluk kamyonları yollarımızı bozuyormuş.

Eh! Ne diyelim mantığınıza, Yozgat sevginize hayran olmamak elde değil. Allah’a çok şükür köprülerin altından çok sular geçti. Millet kalkındı, zenginleşti, eğitim seviyesi arttı. Çevremizdeki illerin nüfusları arttı. Büyük ölçüde göç vermediler ama bize ne olduysa hem büyüyemedik hem gelişemedik hem de nüfusumuz artacağı yerde eksildi. Küçüldük de küçüldük. Bu çöküş Yozgat’ta hala devam ediyor.

Yarın inşallah bu konuya devam edeceğim. Beyaz şapkalı olmasalar bile o günkü zihniyet bugünde ceza keserek bedel ödetiyor Yozgatlıya…

Âhirkelâm, söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil! Hiç düşündünüz mü hangisi daha çok acıtıyor. Bir şeyi söyleyip keşke söylemeseydim demek mi, yoksa bir şey söylemeyip keşke söyleseydim demek mi? Yarın kaldığımız yerden devam etmek üzere… Vesselam.

YOZGAT’TA YAŞAMAK BEDEL İSTİYOR

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!