Geçtiğimiz günlerde soframızdaki ekmek zamlandı. Yozgat’ta daha birkaç yıl önce 300 gram ekmek 60 kuruştan satılıyordu. Fırıncıların zarar ediyoruz feryatları karşısında istedikleri zammı alamayınca ekmeğin gramajını önce 280 grama daha sonra da 250 grama düşürdüler. 250 gram ekmeğin fiyatı yine 60 kuruştan satılıyordu. Ortada fol yok yumurta yokken, ne oldu, kim ne dedi, kim nasıl ne istedi de birileri ekmeğimizi 70 kuruşa çıkartıverdi.
Birkaç gündür bu konu Yozgat’ta gündem teşkil ediyor. Belediye Başkanı Yusuf BAŞER ekmek zammı konusunda gelen tepkiler üzerine gerekli araştırmayı yapacaklarını, gerekirse halka ucuz ekmek verebilmek için 7 yıl önce zarar ediyoruz gerekçesiyle kapattığı sanayideki ekmek fırınını tekrar çalıştırabileceklerini söylemiş.
Devamında da fırının kapatılmasıyla rekabet ortamının kalktığını ve bu nedenle zamların yapıldığını belirtiyor başkanımız. Başka bir şey daha söylüyor Belediye Başkanı Yusuf BAŞER; “Verilen zam bizimle ilgili değil ama vatandaşların tepkilerini görmemezlikten gelemeyiz. Ekmeğe zammı Fırıncılar Odası ve Esnaf ve Sanatkârlar Odası Birliği Başkanlığını tarafından verilmektedir. Belediye olarak biz bir şey yapamıyoruz. Ancak vatandaşlardan gelen tepkiler üzerine de çevre illerdeki ekmek fiyatlarını araştıracağız. Gerekirse önceden kapattığımız fırını tekrar çalıştırıp halkımıza daha ucuz ekmek sağlarız.” diyor.
Bu sırada Yozgat Tüketicileri Koruma Derneği Başkanı Mustafa Öztürk’te ekmeğe gelen zamdan dolayı kendilerine çok sayıda şikâyet geldiğini belirterek Tüketicileri Koruma Derneğine zammın geri alınması konusunda başvuruda bulunacaklarını dile getirdi. Fırıncı esnafı birleşerek istediği zaman istediği gibi zam yapıyor. Bu zammın geri çekilmesini talep ediyoruz’ diyor.
Mustafa Öztürk önemli bir şey daha söylüyor. “Yarım kilo makarna 50 kuruşa satılırken, 250 gram ekmek 70 kuruşa nasıl satılır, buna bir anlam veremiyoruz” diyor. Tartışma sürüp gidiyor. Bakalım yapılan zamlar geri alınabilecek mi? Bende diyorum ki; insanoğlunun yaşam kaynağı olan ekmek; ne yazık ki özen gösterilmeyen, en çok ihmal edilen ürün haline dönüştü.
Yapılan bir istatistik sonucuna göre 2011 yılında dünya 220 milyar dolarlık ekmek tüketirken Türkiye 12 milyar dolarla dünya lideri durumunda. Dünya nüfusunun yüzde 1,05’ini oluşturan Türkiye halkı, ekmeğin yüzde 5,45’ini tüketiyor. Bu tablo dünyanın aksine Anadolu insanın temel gıda maddesinin ekmek olduğunu bir kez daha göstermektedir.
Yozgat’tan İstanbul’a zamanında göç etmiş mobilya sektöründe çalışan hemşerilerimizden iki kişi yaptıkları mobilyayı müşterinin evine taşırlar. Ev sahibi bir İstanbul beyefendisidir. Hanımı da tam bir Osmanlıdır.
Evlerine mobilya getirecek monte edecek işçilere türlü çeşit yemekler hazırlarlar birbirinden leziz. Yemek ikramına geçilir. Kişi başı ikişer dilim ekmek vardır sofrada. Bizimkiler bir iki lokmada bitirir ekmeği. Evin hanımına dönerek; “Yenge biraz ekmek verir misin?” Evin erkeği; “Evladım önünüzdeki türlü çeşit yemeklerden, börekten, çörekten istediğiniz kadar yeyin afiyetle der. Hemen sorar; “Nerelisiniz evladım?” işçiler Yozgatlıyız amca deyince, beyefendi hanımına? Hanım ben unuttum hemen ekmek temin edelim. Bunlar makarnayı bile ekmekle yer, ekmekle karınları doyar’ diye latife eder.
Gerçekten millet olarak ekmeğin çok tüketildiği, israf edildiği bir ülkede yaşıyoruz maalesef. Bilhassa Yozgat’taki insanımız ekmekle karnını doyuruyor yukarıdaki latife olsa da. Bakıp göreceğiz ekmeğe yapılan zamlar geri alınacak mı alınamayacak mı? Ekmeğin fiyatı kaç lira olursa olsun biz yine israf etmeye devam edeceğiz diyorum VESSELAM… 12 EYLÜL 2012 ÇARŞAMBA
