Son günlerin en önemli konularından olan ‘İstanbul Sözleşmesi’ ile ‘Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’ tartışılmaya devam ediyor. Biz inanıyoruz ki; ister sağcı ister solcu kim ne derse desin, kim nasıl tevil-tefsir yaparsa yapsın, bu sözleşme bizim ahlak anlayışımıza uymuyor.
Fetihler yapan, çağ açıp çağ kapayan ahlak ve fazilet duygularını en mükemmel şekli ile yerine getiren bir milletin evlatları olarak kim hangi tarafta durursa dursun bu ucube tasarı toplumu bir felakete ve uçuruma sürüklüyor.
Aileleri birbirinden koparan İstanbul Sözleşmesi derhal iptal edilmelidir. Ailenin ve evliliğin uygunsuz bir kurum olarak algılandığı; örfümüze, âdetimize ve geleneklerimize uymuyor beyhude uğraşmayın. Ahlaksızlık nereden ve kimden gelirse gelsin, milli ve manevi değerlerimizi zedeliyor. Bununla da kalınmıyor yaralar kanatılınca aileler de kan ağlıyor.
Geçtiğimiz çeyrek asırda, evlerimizde, iş yerlerimizde sözüm ona TV dizi ve programları sayesinde zihinlere yerleştirildi bu tür ahlaksızlıklar. Lut kavmi artıkları o günden bugüne hâlâ aramızdalar. Onlar şunu unutmasınlar; Lut kavmi kömürleşmiş cesetlere birbirleriyle üst üste geçmişken bulunmuşlardı, gölün dört yüz metre dibine gömülerek helak olmuşlardı. Bu ilahi hükümler rafa kaldırılmış, İstanbul sözleşmesi ile kalemize gol olarak atılmıştır.
Ciddi manada da canımızı acıtır olmuştur. “Kadem” denilen dernek mensubu hanımların önerileri doğrultusunda, önü ve sonu görülmeden Rahmetli Özal’ın papatyalarının yapamadığını devrim niteliğinde empoze ettiler bu millete.
Bu yasanın başkahramanı; Antepli, şehri emin, o günün Aile ve Sosyal Politikalar bakanı Fatma Şahin olmuştur. Bunların sayesinde Avrupa uyum yasalarının 17. maddesi aile yapımızı yok etmek için çıkartılmıştır.
Aile yapımızın altına dinamit koymuş da paramparça etmişler. Çok kötü durumların bizi beklediği açık. Bunların sonucu olarak; Bir anne feryat ediyor 16 yaşında, kızı eve gelmiyor, aramaya çıkıyor aile fertleri, gece yarısı köhne bir sokakta sarmaş dolaş birileriyle beraberken alıyorlar. Baba birkaç tokat atıyor, kız bağırıyor; bırakın beni arkamda koskoca devlet var!
Bana karışamazsın! İstanbul Sözleşmesi’ni bana göre; toplumun ahlakını bozmak için imzaladılar. Belki de aile bakanlığı bunu yapmak için ihdas edilmiş olmalı. AB’ ye girmek için bu milletin dinini, imanını, ahlakını bozdular.
Hülasa; İstanbul sözleşmesiyle cereyan eden olayları Lut Peygamber’in adını kullanıyor birileri, kurban olsunlar Lut Peygamber’e. Neredeyse, Ebu Cehilleri, Ebu Lehepleri, Belamları, Karunları, Lut Kavmini, Nuh Kavmini anma programları yapacaklar. İlahi kelama kulak verelim. İrkilip kendimize dönelim.
“Mâide Suresi – 48 . Ayet (Resulüm!) Sana da kendisinden önceki kitapları tasdik edici ve onları koruyucu olarak bu kitabı hak ile indirdik. Artık aralarında Allah’ın indirdiği ile hükmet. Sana gelen bu gerçeği bırakıp da onların isteklerine uyma. Her birinize bir şeriat ve bir yol yöntem verdik. Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı. Fakat size verdikleriyle sizi denemek istedi. Öyleyse hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Allah size hakkında ayrılığa düştüğünüz şeyleri haber verecektir.”
Tek sağlam kalan aile yapımızı, göz bebeğimiz gibi sakınalım. Bizim dışımızdaki İslam ülkelerine de kötü örnek olmayalım. En kısa zamanda, hemen şimdi vazgeçelim, bu sevdadan diyorum. Vesselam…
18 TEMMUZ 2019 PERŞEMBE