Günümüz Türkiye’sinde ve Dünya’mızda ticaret kuralları nasıl algılanmış, nasıl yapılıyor, kurallar nasıl konmuş, aksayan yanları nelerden kaynaklanıyor?
Çağımızın en küçük sorunu, bizim sorunumuz olsun. Ya öğreten ya da öğrenen olalım.
Dedikodu yaparak vakit geçirip günümüzü gün edene kadar sorunlarımızı çözecek işler yapalım.
Geçim vasıtası olan ticaret, ziraat, sanat, memurluk gibi dallar içinde en fazla ticaret övülmüştür. İnsanların ticari ilişkileri, evlilikleri, siyasi oluşumları, bilgi alışverişleri sözlü ve yazılı olmaktadır.
“Aldım, sattım, vereceğim, geleceğim, gideceğim, göndereceğim, yapacağım” gibi bağlantı ifade eden sözler kişiyi bağlar.
Eski adıyla taahhüt, yeni adıyla duruma göre sözleşme veya anlaşma diye ifade ettiğimiz bu sosyal ilişkilerimiz ifade aracı olan sözleşmeye çok önem vermemiz gerektiğini Allah bize bildiriyor.
Biz işimizi, aşımızı, kültürümüzü, siyasetimizi, ticaretimizi, sanatımızı imanımız doğrultusunda düzeltmek zorundayız.
Ticaretin de kuralını Allah koymuştur. Altının ayarını mil yem ile ölçerken, inşaat demirini tonlarla tartarken, ölçüde ve tartıda hile yapmayacağız. Kişilerin ya da devletlerin bilgisizliğinden yararlanılarak aldatma tarafına gidilmeyecek.
Kişilerin hakları gözetilecek, kâfir de olsa hakları yenilmeyecek, taraflar rıza pazarlığına dikkat edecek.
Müslüman önce aldatmaz sonrada aldanmaz. Aldanma ile aldatma arasında tercih zorunda kalırsa aldanmayı tercih eder.
Günümüzde çocuk ticareti, organ nakli, uyuşturucu ve kadın ticareti, banka soygunları, hazineyi hortumlayanların hemen hepsi batıda eğitim görmüş, yabancı dilleri öğrenmiş, bilgisayar ile dünyayı avuçlarının içi gibi bilen zeki insanlardır.
Bu ve buna benzer insanlar dini, milli, örfi, ananevi gelenek ve göreneklerimizi hiçe sayarak insan hak ve hukukunu tepeleyen, çalışmadan, terlemeden, yorulmadan birçok şeyi elde etme gibi bedavacılığı kafasına koymuş bir takım zavallılardır. Cumamız mübarek olsun diyorum… Vesselam…
