Zamanın meşhur siyasi dönemlerini herkes en iyi şekilde biliyor. Geçmiş dönemlerde yaşanan siyasi gelişmeler aktarımlarla şimdiki siyasi dönem birbirine neredeyse zıt bir konumda yer alıyor. Eskinin dava gözüyle bakılan ve atılan her adımda milli his ve gururun yaşandığı, birlikteliğin Ve ortak düşüncelerin oluşturduğu bilgi ve birikimlerin siyasi yollarla tabana aktarılması süreci tamamen bitmiş durumda gözüküyor.
Bu ölçülerde en iyi şekilde tabanını, kökenini sağlamlaştıran, en iyi oluşumlar elde edenler, Milliyetçi Hareket Partisi ve o dönemlerde Milli Selamet adıyla yola çıkan, kapanan partilerinin bir yenisini açarak yola devam eden Milli Görüş düşüncesi ilk sıralarda yer alıyorlardı. Tabandan yükseliş içerisinde ve sürekli kalıcı olarak yola devam edilen, bu çekişmeli siyaset sürecinin, sandığa yansıması oldukça etkili bir rol alıyordu.
Ölümüne bir sevdaymış gibi yıllardır devam eden bir siyasi süreçten bahsediyorum. Çok uzaklara gitmeye gerek yok, bundan aşağı yukarı birkaç dönem öncesine kadar devam eden ve etkisini büyük ölçüde gösteren bir süreç…
Bu uğurda siyaset yapmak ya da siyaset yapılmasını isteyen taraflar, düşünürler, büyük bir ümit içerisinde beklenti içerisinde bulunmaktadırlar.
Tıpkı o eski siyasi süreçlerin elbet bir gün tekrar yaşanacağı yönünde bir düşünce içerisindeler. Ben eski siyasi süreçlerin tekrar yaşanabileceği kanaatini taşımıyorum. Tamamen değişen ve çözümlenemeyen düşünceler içerisinde birlikte hareket etme ruhunun gün geçtikçe azaldığını gözlemliyorum.
Birlikteliğin hiçbir alanda yaşanmadığı bir süreçte, sadece menfaat ve kişisel ilişkilerin etkileriyle o eski düşüncelere tekrar dönülemeyeceği izlenimi içerisindeyim. Bana göre bugün bu etkiler altında siyaset yapmak mümkün görünmüyor. Parti mensupları artık bir dava amacı güderek siyasetin içerisinde bulunmuyorlar. Siyasetin hem şekli, hem de amacı ciddi bir değişim süreci yaşadı. Bu süreç yaşanmaya da büyük ölçüde devam ediyor.
Artık günümüzde yaşanan seçim havası istenilen düzeyde olmuyor. Bu ölçüde seçmenin de siyasi süreç içerisinde olan düşüncelerinin de değişime uğraması kaçınılmaz oluyor. Bugün her partinin, her siyasi görüşün, mevcut olarak değerlendirdiği ve koruyabildiği tabanı eskiye nazaran çok düşük bir seviye içerisinde.
Eskisi gibi, ne dava amacı güdülüyor.
Ne körü körüne siyaset yapılıyor…
Ne de futbol takımı tutar gibi fanatik bir izlenim içerisinde hareket ediliyor.
Seçmen artık olaylara farklı gözlerle bakmayı tercih ediyor…
Başka bir söyleyişle de seçmenin gözü açılmış durumda görünüyor.
İyi ve kötüyü en iyi şekilde değerlendiriyor. Kafasına danışıyor ve kararını bu ölçüde veriyor. Artık söylenen sözlerin, verilen vaatlerin yerine gelip gelmeyeceğini, siyasi rüzgârın ne tarafa, hangi şekilde esmesi gerektiği en iyi şekilde biliniyor. Siyasi lider konumunda yer alanların da, aynı düşünce eşliğinde, aynı gemi içerisinde yol alan siyasilerinde, maddiyata dayalı siyaset yapmaları gerekiyor.
Olaylar dava ve milli düşünce içerisinden uzaklaşıyor. Finansal yaptırımların ve bu ölçüde doğacak güçlerin büyük ölçüde pirim yaptığı görünüyor. Gün geçtikçe bir takım değişimlere maruz kalıyoruz. Kimi zaman grafiği yükselten biçimde, kimi zaman ise dibe vurduran etkilerle…
Netice de, siyasi süreçte yaşanan bu değişimlerde etki gözetmeksizin olağanca hızıyla devam ediyor. Etkilerinin devam edeceği de rahatlıkla gözlemlenebiliyor…
Bu ölçüde her şeyde olduğu gibi, siyasi düşünceler de gün geçtikçe değişime maruz kalıyor…