SEÇİM 2023

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye’de 14 Mayıs 1950 yılından beri halkın oyları ile seçilen iktidarların belirlendiği seçimler yapılıyor. Yapılan ilk seçimlerde iktidar Cumhuriyetin kurucu partisinden Demokratik partiye geçti. Demokrat parti iktidarı 10 yıl sürdü ve daha devam etmesi beklenirken askeri darbe yapılarak devlet idaresi dolaylı olarak yeniden Cumhuriyetin kurucu iradesinin eline geçti. 27 Mayıs darbesinden sonra yapılan ilk seçimlerde iktidar yeniden muhafazakâr görüşe sahip Adalet Partisine geçti. Daha sonraki yıllarda yapılan seçimlerde göreve 1973 yılı hariç yine hep muhafazakâr görüşe sahip partiler geldi. DP, Adalet Partisi, MSP, HP, Anavatan Partisi, Doğruyol Partisi gibi muhafazakar-sağ partilerde siyaset yapan siyasetçilerin hiç birisi din karşıtı söylemde bulunmamış, pek çoğu da dindar olduğunu halka göstermek yoluna gitmiştir.

Türkiye’de muhafazakârlık, sol ve sağ gibi sosyolojik kavramlar, Avrupa ve Amerika’da anlaşıldığı ve tarif edildiği şeklinden biraz farklı olarak uygulanıyor. Tarif olarak “kitaptaki” gibi yapılıyor da iş uygulama safhasına gelince tüm süreçler İslam ile ilgili anlayış üzerinden ilerliyor. Muhafazakâr partiler İslam’a daha yakın, İslami kavramlarla barışık bir söylem benimseyip siyaset yaparken “sol” partiler İslam’a daha mesafeli, İslami kavramları sosyal yapının dışına itmek isteyen bir dinamikle hareket ediyorlar. Vergi politikaları ve sosyal doku ile ilgili anlayış ve gelecek planları bakımından Muhafazakar ve Sol partiler arasında bir rekabet ya da fikirlerin yarışı yaşanmıyor.

Olayları İslami içerik üzerinden değerlendirme yaklaşımı maalesef ülkemize kırk yıldır büyük acılar yaşatan Güneydoğu teröründe de gözleniyor. Önerilen çözümlerin muhafazakar kesimden gelip gelmemesi, dine bakışı olumlulaştıran ya da dine mesafe koyan şekilde olması da muhataplarda kabul görme durumunu etkiliyor. En son örnekte, söylemlerinde emperyalizme karşı duruşlarını sıklıkla dile getiren Hasan Cemal, Sırrı Süreyya Önder ve Cengiz Çandar HDP’nin devamı olacak olan Yeşil Yol Partisinden milletvekili adayı oldular. Marksist-Leninist bir ideoloji ile kurulmuş olan PKK silahlı terör örgütü devlete karşı kırk yılı aşkındır isyan edip on binlerce Türk vatandaşını şehit etti. Şu anda o örgütün siyasi uzantısı olan Yeşil Yol Partisi, Devlet Başkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayıp CHP adayını destekleme kararı aldı.

1950 yılından itibaren neredeyse her dönem muhalefette olan CHP, SODEP ve DSP gibi sol partiler de dine mesafeli ve dini değerleri ve dindar halkı tahkir edip küçümseyen söylemleri benimsemiştir.  Sadece siyasal söylemlerde değil CHP ve DSP gibi partilere fikri kaynaklık eden şahıslarda iktidarlarında dini alanı daraltıp yasaklayacaklarını, dini söylem ve inancın Türk halkının yaşam alanı içerisinde bulunmaması gerektiğini yazdıkları kitaplarında ve diğer eserlerinde sıklıkla dile getirmişlerdir.

Esasen bu tavır İttihat ve Terakki Partisinden beri Türk halkında azınlık bir kesimin benimsemiş olduğu bir tavırdır. Dine ve dini değerlere karşı duran sol görüşlü partiler, 1950 yılından sonra hiçbir zaman çoğunluğu sağlayıp iktidara gelememiştir. 1970’li yıllarda Doğan Avcıoğlu gibi şahısların önderliğinde Komunizm ile İslam dininden kopuşu projelendiren bu kesim, 28 Şubat döneminde de benzer girişimler yapmıştır. Güce her yaklaştığında halkın İslami yaşam alanını daraltıcı düzenleme yapan bu kesimin, şu anda da Doğan Avcıoğlu’nun öğrencileri olan Hasan Cemal ve Cengiz Çandar’ı sahaya sürerek benzer uygulamaları yine yapmak istediğini görmemek mümkün değil.

Ömrünü İslam’ın toplum içinde rahatça yaşanması için mücadele ile geçirmiş Necmettin Erbakan’ın öğrenci ve takipçileri olan Temel Karamollaoğlu, Ahmet Davutoğlu ve Abdullah Gül-Ali Babacan’ın partilerinin beklentisinin ne olduğuna muhafazakar görüşe sahip seçmen tabanı tam olarak anlam veremiyor. İktidara ve yöneticilere karşı eleştiri yapmak, haksızlıkları dile getirmek her insanın yapması gereken bir eylemdir. Bu eylemini yaparken tarih ve sosyoloji bilgisi gerekir. Sultan II. Abdülhamit, Turgut Özal, Adnan Menderes gibi idarecilere karşı takınılan tavrın sonuçlarının günümüze kadar yansıyor, görmek için göz yetmiyor tabi, akıl, ve izan da gerekiyor. Göz, akıl ve izanın birlikte hareket etmesine hikmet desek isabet olur…

SEÇİM 2023
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!