İnsan sosyal bir varlıktır. Toplum halinde yaşamak zorundadır. Bir arada yaşarken hayatımızı kolaylaştırmaya yarayan ve toplumlara mutluluk veren bazı kurallar vardır.
Bu kuralların biride paylaşmaktır.
Acımızı, sevincimizi, üzüntümüzü ve ekmeğimizi paylaşmak dünya hayatını anlamlı ve değerli hale getirir.
Bu itibarla zorlukları ortadan kaldırmak, acılara dayanabilmek ancak paylaşmakla mümkün olur.
Sevinçli ve acı günlerimiz de akraba ve dostlarımızı yanımızda görmek bizleri ne kadar mutlu ederse, böyle günlerde yalnız kalmak insanı daha da kötümser hale getirir.
‘Bahil’ kendi elindekini başkasıyla paylaşmayana denir.
‘Suh’ hiç kimsede olmasın bende olsun.
‘İhsan’ bende olsun, sende de olsun.
Kim cimrilik etti “Ben bana yeterim” dedi, o en güzeli yalanladı. En güzel olanı inkâr etti. En kötüsü ve en zor olanını seçti.
Paylaşmasını bilmeyen insan açgözlü ve cimri olur.
Dostluk kurmakta zorlanır. Toplumdan tecrit edilir, dışlanır ve yalnız kalır.
Sosyal yardımlaşma ve dayanışma bu milletin damarında vardır.
Merhamet duyguları, toplumumuzu asırlarca ayakta tutmuş diğer toplumlara; adalet, fazilet gibi duyguları aşılayarak örnek teşkil etmiştir.
Aynı zamanda birlik, beraberlik, kardeşlik duyguları içerisinde olmak toplumda çok önemli yer tutar.
Birlik ve beraberlik ruhunu kaybeden, ahlaki değerleri hiçe sayan toplumlar ayakta duramaz.
Sevginin olmadığı yerde muhabbet de olmaz. Sevgi de paylaşmayla kuvvetlenir, beslenir.
İnsan kendisinden daha güzelini çocuklarına, misafirlerine, yanında çalıştırdığı insanlara, dostlarına ikram edecektir.
Bayat ekmeği, tarihi geçmiş bir takım yiyecekleri onlara vermeyecektir. Yoksa o rızk sana helal olmaz, haram olur.
Netice olarak kazanmak güzel şeydir. Zengin olmak, servet sahibi olmak, mal edinmek daha da güzeldir.
Bunlardan en önemlisi kazandığını paylaşmaktır. Unutma! Zenginin malında, fakirin hakkı vardır, yetimin hakkı vardır, yolda kalmışın hakkı vardır.
Kalbinin yumuşamasını istiyor musun?
Yetimin başını okşayacaksın, hem zengin hem de uzun ömürlü olmak için, yetime merhamet et, yetime acı, onu doyur, onu giydir. Bunları gözetirsen malının bereketi artar.
Sosyal dayanışma ve huzur, ancak kötü davranışları ortadan kaldırarak fert ve toplumların birbirlerine sevgi ve merhametle yaklaşmalarıyla gerçekleşir.
Sevgi, merhamet ve paylaşmak gibi özelliklerin bulunmadığı toplumlarda; istismar ve huzursuzluk baş gösterir.
Bizi yaratan yüce Rabbim;
” İyilik ve takva üzere yardımlaşın ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın” buyurmuş tur.
Bize düşen o dur ki; Toplumun önünde gidenler, toplumu sevk ve idare edenler, daha dikkatli olmalıdırlar.
Alırken, satarken ve karar verirken, toplumun kanayan yarası olan; dengesizliği ortadan kaldırabilmek için kimin dağarcığında, vicdanında ne varsa onu bu milletten esirgememelidir diyorum. Vesselam…