MİLLET BORÇLANIYOR DEVLET KAZANIYOR

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ekim ayının gelmesiyle birlikte tarım sektöründe önce pancar sökümü başladı sonra da hububat ekimine geçildi. Tarlada çalışan iş makineleri oldukça da görkemli? Her köyde, her ilçede son model traktörler görüyoruz. Son teknolojiyle donatılmış traktörlerin arkasında beşli altılı bıçaklar, modern kaz ayakları, pancar sökme makineleri vs.

Doğrusu insanın içi açılıyor bunları gördükçe. Gelişen, büyüyen, zenginleşen bir Türkiye? Geçtiğimiz gün Merhaba Gazetemizde Yozgat’ta 30.000 traktör var başlığıyla bir haber vardı. Dikkatlice okudum. Gördüm ki Türkiye son 30 yılda nerden nereye gelmiş. Türkiye 1924 yılında Almanya’dan 221 adet traktör ithal ediyor. Ülkemizde ilk traktör üretimi 1955 yılında Türk Traktör fabrikasında montaj şeklinde piyasaya sunuluyor. Yıllar itibariyle traktör sayısı; 1965 yılında 54.660 iken 1975 yılında 243.066 1985 yılında 581.375 1995 yılında 742.187 2000 yılında 931.514 2012 yılında ise 1.498.324 traktörümüz olmuş.

Bu ne anlama geliyor; daha çok nadas, ekim, biçim iş ve aş anlamına geliyor. Bugün Türkiye ciddi manada şeker pancarı yetiştiriyor. Bunun yanında arpa, buğday, yulaf, çavdar ve yem bitkileri de ekiyor, biçiyor.

 Bugün ki traktörlerin yaptığı işi dün hayvanlara yaptırıyorduk. Ne yapsın insanımız. Çaresizdiler. Traktör vardı da öküz mü koşturuyorlardı. O günleri hatırlamak bile istemiyor insanoğlu bugün. Büyüklerimiz diyorlar ki; o günler bitti artık bir daha geri gelmesin. Bir dokunsan bin ah işitiyorsun. Ülkemizde ziraatla ilgili faaliyetler geçmişten günümüze her gün önemini artırarak devam etmektedir.

İnsanoğlunun yerleşik hayata geçmesiyle birinci derecede beslenme ve yaşam kaynağı olmuştur. 1950’li yıllarda gelen Marshall yardımları tarımın gelişmesinde çok etkili olmuştur. Gerçi Marshall yardımları yüzünden ülkemiz sanayi yerine tarıma yönelmiş sanayi tesislerini gelişen teknolojiye göre değil tarıma göre düzenlemiştir.

Bunun en çarpıcı örneği ilk uçak fabrikamızı kapatmamız olmuş ve bu ülke çok büyük darbe yemiştir bugün hala kendi uçak ve arabalarımızı üretmememizin en büyük nedeni olarak görmekteyim oda ayrı bir konu.

 1970 yılından itibaren tarımsal araç ve gereç üreten tesisler kapasitelerini büyüterek tarımsal sektöre olan hizmetlerini arttırmışlardır. 1980’li yıllardan sonra çiftçiye sağlanan destekler etkisini göstermiş çiftçiler bu destek sayesinde tarım makinelerini yenileme imkânı bulmuştur. Günümüzde insanlar yeniliği çok seviyorlar. Eskiyi kaldırıp atıyorlar. Borçlanarak hem de yüksek faiz oranlarıyla iş makinelerini yeniliyorlar. Bir köyün işini 3-5 traktör göreceği yerde yer yer 15-20 tane hatta 50 tane traktörü olan köylerimiz var. Her birinde bir servet yatıyor borçlanma pahasına.

 Bu sektörde çalışan 10 binlerce çiftçimiz, köylümüz yalın ayak başı açık çalışırken üretime katkı sağlıyor bir taraftan da faiz batağına saplanıyor. Traktör, gübre tarım alet ve edevatlarıyla. Dolayısıyla köylümüz kazanıyor ama kazandığını da faize kaptırıyor, çalışırken borçlanıyor, burada kazanan bankalar ve devletimiz oluyor. Köylümüz keşke kazandığını faize kaptırmasa diyorum VESSELAM… 18 EKİM 2012 PERŞEMBE

MİLLET BORÇLANIYOR DEVLET KAZANIYOR
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!