MANSUR BİN AMMAR

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugün büyük veli, gönül dostu Allah sevgilisi Mansur Bin Ammar’ı anlatmaya çalışacağım…

Basra’da doğmuş ve yaşamıştır. Yaşadığı süre boyunca insanlar tarafından sayılan ve sevilen bir kişiliği vardı. Azla yetinir, dünyalık toplamazdı. Hitabeti çok güçlü, vaazları da çok tesirliydi. Dinin emirlerine sımsıkı sarılırdı. Pek çok kimsenin kurtuluşuna vesile olmuştur.

Bir gün yolda giderken, yerde üzerinde “Bismillahirahmanirrahim” yazılı bir kâğıt bulmuş, kaldırıp koyacak uygun bir yer bulamayınca da yutmuştu. Bunun üzerine rüyasında: “O  besmele yazılı kâğıda gösterdiğin hürmet yüzünden sana hikmetin kapısını açmış bulunuyoruz” denilir. Bunun üzerine bir süre inzivaya çekilip tasavvufta yükselip kemale erdikten sonra, bir vaaz meclisi kurar.

Bir gün Harun Reşid, Mansur’a: “Sana bir soru soracağım. Cevap vermen içinde sana üç gün süre veriyorum. İnsanların en âlimi ve en cahili kimdir?” dedi. Mansur soruyu duyduktan sonra kalkıp dışarı çıktı, sonra yoldan geri dönüp geldi ve “Ey Emiral-Mü’minin, cevabı dinleyiniz! İnsanların en âlimi itaat ve ibadet ettiği halde korkan, en cahili de isyan ettiği halde emin olandır.” buyurdu. Kendisinden bahsettiğimiz Mansur bin Ammar diyor ki: “Bir kimse, kendi ayıbını görmeye devam ettiği müddetçe başkasının ayıbı onu meşgul etmez. Kendi ayıbını göz ardı ettiği müddetçe başkasının ayıbı onu hep meşgul eder. Hep başkasını konuşup durur.”

Gerçekten öyle değil mi? Kendi gözündeki merteği görmeyenler, başkalarının gözündeki minnacık saman çöpünü görme hevesine kapılırlar. Fırsat buldukça karşısındakilere hep birilerini şikâyet edip dururlar. İnsan önce kendine bakmalı. Başkalarında hoş görülmeyen şeylerin kendi üzerinde olup olmadığını kontrol etmeli. Beğenmediği söz ve davranışlar kendisini düzeltmeye vesile olmalıdır.

Başkalarını kötülemek onların ayıplarını sayıp dökerek aleyhte sözler sarf etmek, aleyhinde bulunulanı değil, bulunanı aşağılar. Böyle yapan kendini kötülemiş olur. Yine Mansur bir başka yerde, “İnsan ölünce malını mirasçılar, canını da Azrail (as) alır. Etini kurtlar yer. Kemiklerini toprak çürütür. İyiliklerini ve sevaplarını da hasımları alır. Bunlar olacak, Allah’u Teâla imanımızı şeytanın çalmasından bizi muhafaza etsin.”

“Halkı anan, Hakk’ı anmaktan geri kalır. Nefsin selameti ona uymamakta, kişinin belası ise nefse uymaktadır. Sıkıntıdan kurtulmak istiyorsan, dünyayı istemeyi bırak, özür dilemekten kurtulmak istiyorsan, diline hâkim ol. Şeytan bir kimseyle eğlenmek istediği zaman, ona koğuculuk (laf taşıma) yapması için vesvese verir. Dedikodu yapmaya teşvik eder ve kötü sözler taşıtır. Bu koğuculuk yapan adam, yaptığı dedikodu sonunda öyle işler yapmaya başlar ki, şeytan onların birini dahi yapmaktan utanır ve korkar.

Bir kimse başına gelen dünyevi musibetlerden dolayı sızlanırsa, musibet imanına intikal eder. Bir günahı işlediğin zaman duyduğun zevk, günahın kendisinden daha beterdir. İnsan olana bu tür nasihatler yeter de artar. Biz bu tür velilerin sözlerine kulak vermeliyiz. Din, nasihat ile kaimdir. Büyüklerimiz derler ki; “Âlimlerin meclislerinde bulunanlara, onların ahlaklarıyla, ahlaklananlara ne mutlu.” Diyorum Vesselam…

 11 NİSAN 2022 PAZARTESİ

MANSUR BİN AMMAR
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!