Başbakan Recep Tayip Erdoğan basın toplantısı düzenleyerek, ülkemizde ki son ekonomik durum hakkında çeşitli bilgiler verdi. Dışarıdan bir küçülme olarak görülmesi kanaatinin yanlış olacağını söyleyerek. Türkiye’nin eskisi gibi zayıf olmadığını belirtti. Başbakanın basın toplantısında yapmış olduğu açıklamalarda, halka önemli bir mesajı vardı. Global krizlerin her yüz yılda bir gerçekleştiğinin altını çizerken, yaşanan geçici krizlerin birer fırsata dönüştürülebileceğini kaydetti.
Görünen şu ki, Ülkemizin ekonomik yönden gelişimi, ciddi manada hız kaybetmiş durumda. Hatta iki yıl boyunca büyüme performansının, geçtiğimiz yıllardaki performansın çok çok altında olması bekleniyor. Ekonomik daralma söz konusuyken, büyüme grafiğinin yükselmiyor olması normal olarak karşılanmakta.
Küresel ekonomilerle birleşme yolunda olmamız sebebiyle, kısa süreler içerisinde gizli krizlerin yaşanmış olması, önümüzdeki yıllarda krizlerin yenileceğinin habercisi gibi görünüyor. Şu an ülkenin ne duruma geleceğini kimse kestirecek durumda değil. Ülkenin, krizin etkisinden çıkamadığı söyleniyor. Peki, bu durum içerisinde küçük illerin konumu ne durumda…
Büyükşehirler de krizler çabuk atlatılıyor. Para daha kolay kazanılabiliyor. Bunun için önlemler dahi alınabiliyor. Fakat küçük şehirlerde krizlerin etkisi, üzerinden 2-3 yıl geçmeden çözümlenemiyor. Şimdi 2009 sonu ve 2010 yıllarını umutla beklemekten başka çare görünmüyor. O tarihler arasında piyasalarda ciddi bir hareketliliğin beklenildiği vurgulanmakta. Özellikle inşaat sektöründe ki yaşanan sıkıntılardan dolayı, gayrimenkullerde ki hareketliliğin en erken 2010 yılında gerçekleşeceği söyleniyor.
Bizim gibi gelişimi ağır işleyen illerde özellikle tüm bu sebeplerin etkisi daha meşakkatli olacaktır. O halde yaşanan olumsuzlukları fırsata çevirmenin zamanını iyi değerlendirelim. Tabi eğer başarabilirsek… Çünkü fazla zamanımız yok… Ülkemizde yaşanan krizlerin önü arkası kesilmeyecektir. Siyasi iktidarın dengesini değiştirmek isteyen güçler her zaman olaylara müdahil olacaklardır. Hatta şimdiden 2010 sonrası yaşanabilecek ufak krizlerin haberi verilmekte.
Bu tarz krizler, ülke genelinde normal karşılanıyor olabilir, ama bu etkiyi Yozgat ve benzeri illerde hissedecek olursak. Durumun ciddiyetini ve vahametini daha yakından gözlemlemişiz oluruz. Bu durum içerisinden çıkılması imkânsız gibi görünüyor. Yine de karamsar olmamak gerekli diye düşünüyorum… Önümüzdeki yıllar içerisinde de ekonomik büyüme grafiğinin yükseleceğini umut ediyorum.
Yine umarım ki, belirsizliklerden uzak, geçmişini ve geleceğini düşünen, çok zor durumlarda dahi olayları lehimize çevirme başarısını göstererek, fırsatları değerlendirmesini biliriz…