KÖYE DÖNÜŞ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eskiden köylerde yaşayan insanların en büyük hayali şehirlere göç etmek ve yurt dışına çıkıp, yeni bir hayat kurmaktı. Bu düşünceler uzun bir dönem boyunca tavan yaptı. Kimi çok zengin oldu, aldı çantasını döndü memlekete, kimi bıraktı memleket sevdasını hayatın peşinden yetişmek için didindi durdu.

Bazı kuşaklar bu rüyaları doyasıya yaşadılar. Alın terlerini, yılların vermiş olduğu birikimlerini doya doya harcadılar

Yaşanan o dönemin, güzel yönlerini ele alan yeni kuşak, Avrupa sevdasına düşerek, daldılar sanal âleme… Evlenecek bir aday bularak, Avrupa’ya uzanmak, orada lüks otomobillerle gezmek, dolaşmak, yeni bir hayat kurmak girişimleri içerisinde didindiler durdular.

Tarafımız ve etrafımızdan da bu şekilde düşünen arkadaşlarımız oldu. Aldılar çantalarını, koyuldular o uzun yolculuğa…
Soruyorum şimdi, her gördüğümde, seslerini her duyduğumda…
Memleket sevdasıyla yanıp tutuşuyorlar, aradıkları o lüks hayatı da bulamıyorlar, üzerine bir de sanal âlemde temelini attıkları evliliklerinin acısını çeker durumdalar:

Neticede bu bir sevdadır, bu bir düşüncedir, fikirdir. Küçümsemiyorum…
Hor görmüyorum…
Fakat gerçek o ki, gidenler büyük ölçüde pişman ve o farklı sevdaların altında boğuluyorlar. Yine giden, yine de gitmek isteyen insanlarla çevrili etrafımız.
Bu düşünce her alanda, her konumda devam ediyor olmalı ki;
Köylü vatandaşımız dahi artık ekip biçmeyi, üretkenliği bıraktı. Şehirli mantığı ile tüketici konumuna geldi. Artık sebzeyi, meyveyi manavdan alıyorlar. Sobadan uzaklaştılar, doğalgaz sevdasına düşerek, rahatlığı yaşamaya başladılar.

Şehirli vatandaş zaten hepten farklı bir dünya görüşü içerisinde yaşamakta. İş gücü, çalışma alanları tamamen yok oldu. Kimsenin de böyle bir isteği de, beklentisi de yok zaten. Memlekette işsizlik var fakat çalışacak adam bulunamıyor. Netice olarak, bu milletin çöküşü olarak değerlendiriliyor. Bugün ki şartlara, yaşam koşullarına bakıldığında geriye dönüşün başladığı görülüyor.

Artık dengeler çok değişti. O günlerden bu günlere çok sular aktı köprülerin altından. Bugün ne köylü memnun hayatından, ne de şehirli…

Hiçbir şey eski dönemlerin vermiş olduğu hazzı vermiyor. Kimse hayatından tam anlamıyla memnun değil.

Tüm bu yaşananlara ister şükürsüzlük deyin, ister azımsamak deyin, ne derseniz deyin. Fakat büyük bir gerçek var ki, lüks hayat yaşama ve hazırcılık sevdası devam ettiği sürece, insanlar hiçbir zaman hayatından memnun olmayacak. Bugün halinden memnun olmayan insanlar geçmiş dönemleri dillerinden düşürmüyorlar. Bu düşünceler artarak devam ediyor.

Böylelikle arayışa giren vatandaşımız karşılaştığı olumsuz portreyi bahane bilerek dönüşüm içerisine girmeyi planlıyor. Şartlar çok ağır kabul ediyorum…

Araba alıyoruz, deposunu doldursak mı?
Doldurmasak mı?
Kara kara düşünüyoruz.
Evlere doğalgaz bağlattık faturasını nasıl ödeyeceğiz?
Diye şekilden şekle giriyoruz.
Evi olmayan insanlar kira derdine düşmüşler, geçim sıkıntısı almış başını gidiyor.
Çoluk çocuk yetiştirmek çok ağır koşullar gerektiriyor ve bunlar gibi daha neler nelerle karşı karşıya kalıyoruz. Tüm bu etkilerin başlıca sorumlusu biziz fakat nedense kabullenemiyor ve görmek istemiyoruz. Kazanımlarımızı artırmadan, imkânlarımıza ve şartlarımıza bakmadan koyuluyoruz yola. Bu düşünceler eşliğinde netice olarak, yaşananlar her zaman hüsran oluyor. Hüsran olmaya da devam ediyor.

Netice olarak bu çöküş devam ettiği sürece, köye dönüş belirtileri, son dönemdeki küresel kriz bahanesi ile süratle devam edeceğe benziyor. Başka ne diyebilirim ki, söylenecek söz çok ama dilim bu kadarına varıyor…

KÖYE DÖNÜŞ
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!