19,1834$% 0.07
20,9156€% -0.16
23,7708£% -0.25
1.220,37%-0,01
2.016,00%-0,10
533903฿%-2.65645
Geçtiğimiz hafta sonunda Elazığ’ın Sivrice ilçesi merkezli bir deprem yaşadık. Deprem o kadar şiddetli oldu ki Batman, Siirt, Malatya, Sivas, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş ve birçok ilde hissedildi.
Elazığ merkezli deprem yüreklerimizi dağladı. Bilanço oldukça ağır. Yazıyı kaleme aldığım an itibariyle 36 vatandaşımızı kaybettik, 1607 vatandaşımız ise yaralı olmakla birlikte bazılarının durumu da ciddiyetini koruyor. Yine bu saate kadar 640 artçı sarsıntı meydana gelmiş. Bu sarsıntıların yaklaşık 20 tanesi de 4 şiddetinin üzerinde kaydedildi.
Deprem bölgesinde yaşamakta olan halk büyük bir tedirginlik içerisinde. Geceleri -5 ile -12 derece arasında değişmekte olan soğuklara rağmen battaniyelere sarılı vaziyette sokaklarda ya da arabalarında yüksek tepelere çıkarak korku ve panik içinde sabahlamaktalar. Allah yar ve yardımcıları olsun.
Deprem deyip de geçmemek lazım. Depremler dünyanın her yerinde yüz yıllardır devam etmektedir. Depremler hayatımızın bir parçası olarak günümüze kadar gelmiş ve bizlerden sonra da insanlar için yıkıcı bir afet olmaya devam edecektir. Burada bizim millet, ülke ve devlet olarak çıkarmamız gereken dersler vardır. Yetkililerin ifadesine göre deprem öldürmüyor, yıkılan binaların enkazları insanları öldürüyor. Japonya başta olmak üzere birçok gelişmiş ülke bu işin çözümünü buldu. Depreme dayanıklı binalar inşa ediyorlar, ne zaman deprem olsa en az zayiat ile atlatıyorlar. Bizde de öyle mi? Maalesef hala köylerimizde, kasabalarımızda hatta şehir merkezlerinin varoş diye tabir edilen yerlerinde ilkel usullerle inşa edilen briket yapılar, kerpiç evler vb. malzemeler ile yapılan binalar azımsanamayacak kadar çoklar. En ufak bir sarsıntıda çatlaklar, yıkılmalar meydana geliyor. Bunun sonucunda maalesef mal ve can kayıpları oluyor.
Bereket versin ki son depremlerde AKUT ve AFAD bünyesinde kurulan ekipler başta olmak üzere birçok kuruluş deprem anında olay mahalline hızlı bir şekilde ulaşıp canını dişine takarak, soğuk sıcak, gece ve gündüz demeden hummalı çalışmalar sonucunda oluşacak can kaybını en aza indirmek için çabalıyorlar.
İki buçuk yaşındaki Yüsra Yıldız’ın ve annesi Ayşe hanımın olaydan 24 saat sonra kurtarılışı yürekleri dağladı. Bu depremde yaşanmış bir diğer olay ise Nurdan Aydın Hanımın ifadesine göre deprem anında bina yıkıldı ve üzerimize çöktü. Enkaz altında abdestli halde ölümle pençeleşirken bağıra bağıra dua ettik. Eşim benim üzerime çıkarak bana siper oldu ve o vaziyette yatsı namazını kıldı. Görüntüleri izlediğimizde enkaz altında kalan insanların bir yandan çığlık atarak yardım istemeleri bir yandan da şahadet getirmelerini görünce insan duygulanıyor ve kendini tutamıyor şahsen ben ekran karşısında kendimi tutamayarak ağlıyorum. Bugün birlik ve beraberlik günüdür. İnsanlar el birliği ile seferberlik ilan ederek elinden, dilinden ne geliyorsa karınca kararınca yapmalıdır.
Gün eleştirme günü değildir. Olaylar sıcaklığını korumaktadır. Yaralar sarılsın bir gün gelir şapkamızı önümüze koyar bundan sonra ki olabilecek doğal afetlere nasıl daha donanımlı bir şekilde hazırlanacağımızı düşünürüz. En son meydana gelen Elazığ depreminde ölenlere Allah’tan rahmet kederli ailelerine sabırlar, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Millet olarak başımız sağ olsun diyorum vesselam…
27 OCAK 2020 PAZARTESİ
KAR DUASI