KİM DAHA ÖZGÜR

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İster ailenizi, ister iş yerinizi, ister daire amiri olarak dairenizi, isterse Üniversite Rektörü olarak üniversitenizi, ister vilayetinizi, ister köyünüzü, isterse devletimizi yönetiniz fark etmez.

Bütün mesele, yumuşak huylu ile sert mizaçlıyı, kurtla ile kuzuyu, gül ile dikeni birbirine zarar verdirmeden yaşatmaktır.

Gülün yanında dikenin olduğu gibi, yumuşak huylu insanların yanında katı ve sert mizaçlı insanlarda olacaktır.

Herkes cibilliyetinin iktizasını işleyecektir. Arı bal yapıp insanlara şifa olurken sivrisinek sağlıklı insanlara mikrop taşıyıp onları hasta edecektir.

Bunlardan bir tanesini yok etmek, tabiatın dengesini bozar. Kurtların yok edildiği yerde, domuzlar kol gezer. Tavukların itlaf edildiği, kekliklerin avlandığı yerlerde de keneler insanlara musallat olur.

Kelle kesen Kör Hasanlar bir bir yok olmuşlar, ailesine zulmedenlerin sonunda ocakları sönmüş, akıbetleri perişan olmuştur.  Zulüm ile abat olanların sonları perişan olmuştur.

Yukarıda verdiğimiz örneklerde olduğu gibi iyi insanların yanında kötü niyetli olanlarda mutlaka olaraktır. Biz iyiyi iyi görüp kötüye de iyilikle muamele edeceğiz.

Yüzlerce insanı cezalandırsanız haz alamazsınız ancak bir adamı affederseniz zevk duyar, hoşnut olursunuz. Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. 

Yusuf (a.s.)’ın kardeşleri kıskançlıkları sonucunda kötülük düşünerek onu karanlık bir kuyuya attılar da kuyudan çıkan Yusuf Mısır’a sultan oldu. Onlar ise karanlığın girdabından bir ömür çıkamadılar.

Kim daha özgür?

Kuyuya atılan mı?

Onu kuyuya atanlar mı?

Gün gelip ona bu kötülüğü yapanları affeden mi?

Hz. Âdem’den günümüze affeden, bağışlayan, yöneten ve adalet üzere idare edenler devamlı başarılı olmuşlardır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e yapılan işkenceler hat safhaya varmış, aç, açık bırakmışlar, ambargo koymuşlar, bir avuç Müslümanı öz yurdundan çıkartmamışlar mıydı?

Netice; kötülüğü yapanlar zalimler her zaman kaybetmiş, mazlumlarda hep kazanmışlardır.

Geçtiğimiz yılbaşı gecesine alternatif olarak bazı TV kanalları Mekke’nin fethini ayrıntılı bir şekilde anlattılar. Bu Cuma günü de Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından konu Cami kürsülerinden bir kez daha işlendi.

Bu fetih, Müslümanlar açısından çok büyük önem arz eder. Hicretten 10 yıl sonra Mekke fethedilmiş, hiç kimsenin burnu bile kanamamış, ölüm olmamış, Kâbe’nin anahtarları da Müslüman olmamasına rağmen Osman Bin Talha’ya bizzat Efendimiz (s.a.v) tarafından teslim edilmiştir.

Fethedilen Mekke’nin yerli halkı başına gelecek olumsuzlukları beklerken Peygamber Efendimiz “Hepiniz hürsünüz” diyerek affetmiştir.

Görüldüğü üzere kendisini kuyuya atan kardeşlerini affeden Yusuf (a.s.) misali bağışlamak İslâm’ın şiarıdır. Biz de Müslümanlar olarak bu şekilde hareket etmeli, kötülüğe karşı iyilikle muamele etmeliyiz diyorum. Vesselam…

KİM DAHA ÖZGÜR
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!