KEL BEKİR -3

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sizlere 2 gündür köyümüzden yakinen tanıdığım Kel Bekir lakaplı kişiyi anlatıyorum. İzin verirseniz bugün de devam etmek istiyorum.

Kendi şahsına münhasır biri olduğu için iki gündür kaleme almama rağmen bitiremedim. Bugünde devam ederek maceralarından bahsedeceğim.

Bekir’in kızı Hanik daha sonra eşi olacak amcasının oğlu tarafından bir kaza sonucu av tüfeğiyle vurulur. Ağır yaralı olarak hastaneye yetiştirilecek ama bugün ki imkânlar o zamanlar söz konusu değil. Tarla da çalışan Hasan Ermiş’in traktörüyle  alelacele yaralıyı hastaneye yetiştirmeye çalışırlar.

15 km’lik yolu yaklaşık 1 saate giderler. Bekir’in ayağında ayakkabısı yoktur. Yalın ayak traktöre biner cebinde de kuruş parası yoktur.

Yıkılan eski Yozgat Devlet Hastanesine acil olarak yetiştirirler hastayı.  Bekir ölümle pençeleşen kızını merakla hastane duvarına yaslanarak beklemeye başlar.

Günlerden Cuma’dır. Traktör şoförü Cuma namazına gider. Bir süre sonra hastaneden hasta yakını Bekir’i anons ederler. Eline reçeteyi verip eczaneyi tarif ederler. O zamanlar Yozgat’ta saat kulesinin karşısında bir tane eczane vardır. O da eczacı Kazım Ergörün’ dür.

Hastaneye gidemeyen her kim varsa doktor yerine Eczacı Kazım’a sorar ondan ilaçlarını temin etmeye çalışırlardı. Yozgat halkında böyle bir alışkanlık vardı.

Bekir parası olmadığı için hastane yakınındaki camiye giden Hasan’ı aramaya koyulur. Camiye gelir ve o sırada hutbe okunmaktadır. Tıklım tıklım dolan camide Bekir kapıyı açmaya çalışsa da kapının arkasındaki adam çocuklar camiye girmesin diye Bekir’in suratına kapıyı kapatıyor. Birkaç kez bu şekilde denese de başaramıyor içeriye girmeyi.

Kapıyı ah bir açabilse Hasan Ermiş’i bulup ondan para alarak eczaneye gidecektir. Bir iki sefer daha deniyor, kapının arkasındaki kişi şimdilerde tanıdık birisidir. Bekir’in ısrarına karşılık onu deli sanıyor ve kapıyı açıp bir tane göğsüne yumruk vuruyor. Bekir yere seriliyor, o kadar sıkıntının arasında bir de başına bu geliyor.

Nihayetinde Cuma namazı bitiyor, camiden çıkan Hasan’ı buluyor. Göğsüne aldığı yumrukla nasıl canı acıdıysa göğsünü tutarak, para alıp doktorun yazdığı ilaçları temin ederek hastaneye geliyor.

Netice de Bekir’in korktuğu gibi olmuyor, kızı 10-15 gün sonra taburcu oluyor. Eski sağlığına kısa sürede kavuşuyor.

Bekir ile ilgili başka bir anekdot;
 Yaz ayları gelince yurt dışında çalışan işçiler köyüne izine gelirler bir bir. Bunlardan bir tanesi de Tahir Açıkgöz’dür. İzne gelir gelmez Bekir’i buldurur, karnını doyurur sonrasında sarhoş eder, kafayı bulan Bekir de türkü söyleyip, göbek atarak oyun oynar, eline verdikleri davulu çalar. Bekir ile birlikte o mekânda bulunan kişiler kendilerine göre hoş bir gece geçirirler.

Bunu zaman zaman yaparlar ve keyif alırlardı. Hatta Bekir dağda davar güdüyorsa davarın başına bir çoban verirler, Bekir’i getirip onunla eğlenirlerdi.

Hey gidi Kel Bekir hey! Bu dünyadan Kel Bekir lakaplı bir garip de geldi geçti. Belki zamanında elinden tutulsaydı, çok iyi bir sanatçı da olabilirdi. Yalnız belini fakirlik büktü. Rabbim Bekir’e de Hasan Ermiş’e de rahmet etsin diyorum. Vesselam.

7 TEMMUZ 2022 PERŞEMBE

KEL BEKİR -3

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!