İSTANBUL GECELERİ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İstanbul’un sessiz geceleriyle konuşurum,

Hafifçe esen rüzgâr beni dinler, gülümser,

On beşini tamamlamış ay, bana kaş eder

Ve etrafın karanlıkları benden bahseder…

Gökyüzü; gecenin yarısında masmavi,

Hafifçe kulaklarıma gelen araba sesi,

Minarelerin ışıkları yükselir göklere,

Karanlıklara korkusuzca verir nefesi…

Gece; köpekler dolaşır caddelerde,

İştahla çöp yığınlarını eşeleyerek…

Karınlarını bir dem doyurabilmek için,

Koştukça koşar karanlıkları yırtarak…

Gecenin geç saatlerine kadar insanlar,

Buldukları temiz havanın tadını alırlar.

Sakin bir kafa, pisliklerden uzaklarda,

Kalpler, uyurgezer olmuş sokaklarda.

Hayatımızda zam durakları vardır,

Yolcularımız, buradan inip binerler,

Yığın yığın, yığılarak birbirlerine,

Ayakta güçlükle durabilirler…

Gece yürümek mi? Güzel olurdu,

Ah! Şu denizde martıları izleseydim,

Denize yay gibi nasıl süzüldüklerini,

Balıkları iştahla nasıl kaptıklarını.

Ben, kendini yargılayan bir adam,

Gece ıssız, ağlayan sokak ortasında,

Karnını dizlerine acıyla çekerek,

Oturaklarda sabahlayan adam…

Tepemizden boşanır şu beyaz şelale,

Rengârenk yükselerek değer göklere…

Kaybolurum, o renklerde renklenerek

Ve duygularımı denizlerde yüzdürerek…

Ah dostum İstanbul! Canım İstanbul!

Seninle gecelemek ne güzel! Ne güzel!

Seninle ağlayıp seninle gülmek ne tatlı!

Dertsiz caddelerinde, ıssız köşelerinde…

Keder yüklü geceler, benim can dostum,

Dertlerimi anlatacağım, tek sırdaşım.

Sen arkamdasın ya! Boş ver gerisini,

Kaçırmayalım Temmuz akşamının neşesini…

19.07.1997

İstanbul

İSTANBUL GECELERİ
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!