İŞSİZLİK

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2010 yılının ilk iki ayına ait iş gücü araştırması sonucu çıkan rakamlar çözüm tarafında yer alan herkesi rahatsız etmelidir.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun son verilerine göre çalışma çağındaki nüfus 827 bin kişi arttı.
Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 25,9
Sigortasız çalışanlar yüzde 42,3
Tarımda sosyal güvenlikten yoksun çalışanların oranı yüzde 85,8
Tarım dışında ise yüzde 28,7
İşsizlerin yüzde 32,2’si eş dost vasıtasıyla iş arıyor.
Ocak 2010 itibarıyla resmi işsizlik oranı yüzde 14,5
Resmi işsiz sayısının ise 3 milyon 591 bin olduğu açıklandı. Uyumaya ve uyutmaya devam! İnsanlar çıkarları ve hakları için olduğundan daha çok gayret göstermelidirler.

 “Ben ne yapabilirim, bu rakamları nasıl değiştirebilirim” demeli, diyebilmeli. Gerek Türkiye’mizde, gerekse Yozgat’ımızda işsizliğin nedenlerini hemen hemen bilmeyen yoktur. Sıradan bir kahveye gitseniz, orada ki oyun oynayan adamların yanına sokulsanız,  işsizlikten, sefaletten, açlıktan dem vuracaklardır.

 Haydi, çalışmaya dendiği zaman eğer bu vatandaş usta ise 80- 100 bin lira arasında amele ise 60-70 bin lira arasında fiyat isteyecektir. Bunların birçoğu sertifikasız ve vasıfsızdır. Hiçbir sorumluluk da taşımazlar. Canları isterse çalışır, canları istemedi mi işe bile gitmezler. Bu insanlar ne yerler, ne içerler? Sabahın erken saatlerinden gün batımına hatta gece yarısına kadar kahve de oyun oynamaktan, çay içmekten, boş çene çalmaktan bir türlü de usanmazlar.

Keşke bu işsiz arkadaşlar mesleklerinde açılan kurslara giderek kendilerini geliştirebilseler. Sertifika alsalar. Üçü, beşi bir araya gelebilse, bir ekip oluştursalar. Daha iyi koşullarda iş pazarlıkları yapabilseler. Daha çok para kazansalar. İşini yaptığı şahsın veya taşeronun, müteahhittin yaptıracağı işlerde pürüz bırakmasalar. Derli, toplu alacağını bilseler, iş yaptıran kesimlerde vereceğini bilseler.

Sosyal güvence kapsamında haklarını arayabilseler vs. Maalesef içinde yaşadığımız ilin şansından mıdır, şanssızlığından mıdır nedir bilinmez. Kalifiye insanlar yorganını simit yaparak, beline keserini takarak gurbet ellerin yolunu tutar. Aç, susuz, sefil bir şekilde günlerce, aylarca, bulursa iş çalışır, bulmazsa da bir gün çalıştığı ile bir hafta gezer, tozar.

Yozgat’ta inşaat sektöründe durum bu iken tarımda da farklı değildir. Birçoğumuz köyden geldik. Köy şartlarını en ince ayrıntısına kadar biliyoruz. Geçmiş yıllarda köyde yaşamak, çok zordu. İlkel metotlarla hayvan sırtında geçim temin ederdik. Bu attı, katırdı, eşekti, öküzdü. Alet, edevatı da kağnıydı, kızaktı, at arabasıydı, dirgendi, yabaydı vs.

 Bunların birçoğu demode oldu. Hatta bir kısmı hiçte kullanılmıyor. Köylünün 7-8 ay çalışmasına gerek kalmadı. Bir ay İlkbahar’ın bir ayda hasat döneminde çalışması yetiyor. Alet, edevata gelince modern tarım alet ve edevatları son model teknoloji harikası makinelerle yapılıyor ülkemizde, köyümüzde, kentimizde.

  Çalışan elbette kazanıyor. Büyük ekseriyetimiz çalışmıyor. Köyünde durmuyor, şehir merkezlerine göç ediyorlar. Son 15-20 yıldan bu tarafa bilhassa Boğazlıyan, Sarıkaya, Yerköy, Sekili ovalarında ekim alanlarında çalışan işçilerin yüzde doksanı Urfa’dan, Mardin’den, Diyarbakır’dan, Adıyaman’dan çoluğunu çocuğunu üstü açık kamyonlara bindirerek kurdukları çadırlarda sezon boyunca saydığımız yörelerin mercimeğini, nohudunu, pancarını eken, biçen, çapalayan, söken insanlardan oluşuyor. Bu yörenin gençlerinin bir kısmı kahvehanelerde nefes tüketirken, bir kısmı da kendi tarlasını, bağını, bahçesini ekmeyerek odacılığa, kapıcılığa, meylederek iş bulduysa balıklamasına atlayıp, asgari ücretin altında, üstünde çalışıp duruyor.

 Bir de iş beğenmeyen belli bir kesimimiz var ki, bunlarda maalesef hazırcılığa devam ediyorlar. Bir memlekette elbette eli nasırlı çalışanı da, fiyakalı çalışmayanı da olacaktır. Ülkemizde olduğu gibi…

Geçenlerde Süleyman YAŞAR, Taraf gazetesinde işsizlikle ilgili olarak:  “Türkiye’de genç işsizliğin artışını 28 Şubat darbesine bağlamak yanlış bir değerlendirme olmaz herhalde. Çünkü 28 Şubat 1997’de yapılan darbenin ardından meslek liselerinin ortaokul bölümlerinin kapatılması ve meslek liselerinin üniversiteye giriş haklarının kısıtlanması işsizliği çoğalttı.

 Genç işsizliğin çoğalmasında diğer neden, 28 Şubat darbesini destekleyenlerin kamu ve özel bankaları soymalarına göz yumulması oldu. Türkiye ekonomisinin kaynakları israf edildi. Bankalarda ortaya çıkan yaklaşık 72 milyar dolar zarar hazine tarafından karşılandı. Yatırımlarda kullanılacak kaynaklar üretken olmayan alanlarda heba edildi. Hatta yatırımlarda kullanılması gereken kaynaklar bazı kişilerin yurtdışı hesaplarına gitti. Çalınan ve israf edilen paralar, IMF’den alınan borçlarla karşılandığı için istihdamı arttıracak yatırımlar yapılamadı. Böylece genç işsiz sayısı hızla çoğaldı.” Diyor. Çalışmanın ibadet olduğunu bilelim diyorum Vesselam…

           22 NİSAN 2010 PRŞ

İŞSİZLİK
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!