İNSANI TANIMAK

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ne insanlar görürsünüz gül gibi nazik, ne insanlar vardır taş gibi katı. Aynı soydan gelen insanın bilmediğiniz binlerce huyu suyu olduğunu görürsünüz.
İnsanı tanımanın ölçüsünü büyüklerimiz şöyle koymuş.
1- Yol arkadaşlığı yapacaksın. Buna eski dilde “sefer” derler. Sefer; açıklık, çıplaklık demektir. Seferde insanın içinde ne varsa dışına o sirayet eder.
2- Komşuluk yapacaksın. İnsanları yerken, içerken, yatarken, aynı kapıdan girerken, günün 24 saatinde gelişen olaylarla iç içe olduğun için daha yakın tanıma imkânı bulursun.
3- Ticaret, alışveriş yapacaksın. Burada da insanın karakteri, sadakati, dürüstlüğü, samimiyeti ortaya çıkar.
Bu ölçütlerden birini uygulamadan birisiyle arkadaş, dost olmuşsanız hiç ummadığınız, hiç beklemediğiniz bir anda hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Belki de ağır bir bedel ödeyerek dostsuz, arkadaşsız da kalabilirsiniz. Sonra eliniz, avucunuz boş kalır, kahreder durursunuz. Altın tartan, altın satan, sarraflar kolay kolay yanılmazken. İnsan sarrafı olanlar hep yanılmışlardır.
Karacaoğlan der ki; “İnsan çiğ süt emmiştir. İtimat olmaz. Kapında hizmetkâr kulundan sakın.” Ne kadar doğru bir tespit…
Dünyada son teknoloji ile donatılan bilgi saklama merkezi kursanız, başına da dost bildiğiniz, ağzı sıkı birini getirseniz, görürsünüz ki bir yandan alıyor, diğer yana satıyor.
Zamanı gelince… Bir de bakıyorsunuz ki gazete sayfalarına konu oluyor, çarşı da pazarda okkanız on paraya inebiliyor.
Bazıları kendilerini ihya ederlerken, bazılarını siyasetten, ticaretten imha edebiliyorlar.
Değerlerin içini boşalttılar. Asil değer nedir? Değeri kim belirler? Değerin adını kim koyar? Bizi idare eden birileri yanlışlar üzerinde yaşadı mı?
Tevekkül eden, hakkına razı olan birileri doğrular üzerinde uyudu mu, işte olan o uyuyan zevata oluyor.
“İnsan tabiat olarak, fıtrat olarak iyidir.” Film seyrederken olayların akışı içerisinde roller üstlenmiş, kişilerin bazılarını severken, bazılarından iğrenirsiniz.
Erol Taş gibilerini hep yererken… Adile Naşit gibileri hep sevdik.
Kendin çalarsan, o nefse hoş geliyor. Fakat başkasının çaldığını duyunca, “vay anasına’ deyip yeriyorsun.
İşte fıtrat budur.
Terbiye fıtrat tohumunu sulamaktır.
Günümüzde insanımız, siyasallaşınca her şeyi yukarılarda aramaya başladı.
Sevgi, saygı, muhabbet, ahde vefa duyguları rafa mı kaldırıldı?
Menfaatçi bir takım insanlar yukarıdaki meyvelere bakarlarken. Tevekkül sahibi insanlar da toprağa bakıverdiler.
Menfaatçiler düşünmediler ki, meyve olgunlaşınca toprağa düşecektir.
Biraz sabretti mi oluveriyor işler kendiliğinden.
Bugün ki yazımızı güzel bir sözle noktalayalım. “Sabır koruğu bal eder” Cumanız Mübarek olsun diyorum.
Vesselam…

İNSANI TANIMAK
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!