19,1395$% 0.11
20,7964€% 0.23
23,6641£% -0.09
1.209,38%-0,31
2.000,00%-0,79
฿%
Yazın gelmesiyle peş peşe yapılan düğünler, yapanları sevindirirken birçok kesimlerin de rahatsızlığına sebep oluyor maalesef. Eski düğünleri bugün de arar olduk. Ut, hayâ, edep, adet, gelenek ve göreneklerimiz yerine ne olduğu belirsiz müzikler eşliğinde çılgınca eğlenmeler kabak tadı veriyor.
Mutaassıp ve muhafazakâr birçok aile ne yapacağını ve nasıl davranacağını bilemiyor. Onlar için düğünlere gitmek bir dert, gitmemek ayrı bir dert… Başka bir ifadeyle aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık…
Mahalle içlerinden cadde ortalarına taşan düğünlerde genç kız ve erkeklerin çılgınca eğlendikleri görüyoruz. Düğünlerden anladıkları tek şey sadece saz, söz ve eğlence olmuş gibidir.
Mahalledeki camide ezan okunuyor. Bir tarafta ezan sesi, camiye insanları çağırırken, öbür yanda orkestra eşliğinde müziğin ritmine kendini kaptıran kolbastı oynayan gençler. Örfümüze, ananemize, geleneklerimize ve göreneklerimize uygun bir şekilde yapılan düğünler elbette tercihimizdir.
Öyle muhafazakâr, mutaassıp ailelerin düğün davetine icabet ettiğimizde kocaman kocaman salonlarda gördüğümüz manzara tek kelime ile üzüntü verici. Kimse kimseye selam veremiyor, kimse kimseyi duymuyor, hayırlı olsun diyemiyor, elini sıkamıyor, mutluluğunu paylaşamıyor. Düğün başlangıcından bitimine kadar çalan müzik kulakları sağır ediyor adeta. Ne komşuya saygı, ne büyüğe saygı, ne de hocaya saygı, ne de kendine saygı. Sadece zevk, sefa, coşkulu oyun ve eğlence. Gençlerin tek derdi bu olsa gerek.
Yine bir mahallede 3 gün düğün çalıyor. Gece saat 11’lere orkestra hiç susmazken hemen bitişikteki komşunun cenazesi yürek burkuyor. İçeri giren taziyeciler müzik mi dinleyecek Kur’an okuyup dualar eşliğinde taziye mi dileyecek?
Doğrusu eski düğünleri arar olduk. Eğlencenin daniskası vardı. Belli mekânlarda edepli bir şekilde kadın erkek genç ihtiyar ayrı mekânlarda birbirlerini anlayarak dinleyerek gülüp eğlenerek pişirilen yemeklerle ağırlanan misafirler adeta birbirleriyle sevişen, örtüşen, mutlulukları paylaşan bir yapı 3-4 gün süren düğünlere hasret olduk.
Geçtiğimiz hafta içinde bir cemaatin düğününde yakınımız olması hasebiyle bulunduk. Davetiye şekli bile farklıydı. “Allah’ın rızasını kazanma yolunda Resulü Hz. Muhammed’in (S.A.V) sünneti gereğince, İslam toplumumun temelini teşkil eden mukaddes aile müessesesini kurmak için bir araya geliyoruz. Bu vesile ile yavrularımızın düğün cemiyetlerinde sizleri de hayır dualarınızla birlikte aramızda görmekten mutluluk duyarız.”
Düğün bildiğimiz düğünlere hiç benzemiyordu. Ne saz, ne söz, ne davul ne de çalgı vardı. Kadınlar ayrı mekânlarda erkekler ayrı mekânlarda evlenmenin önemi, nikâhın fazileti, karı koca ilişkileri anlatıldı 2 gün boyunca. Kur’an tilavetleri, ilahiler yapılan sohbetler ayrı bir tat verdi düğüne. El sıkışanlar birbiriyle arkadaş olanlar kucaklaştılar. Hele daha ilköğretim çağında Bursalı Yusuf Bozkurt isimli bir gencimizin sure okuduğu İsmail Biçer ekolünde yetiştirilmiş gencimizin okuduğu aşrı şerif yüreklerimizi dağladı. Kimseye zararları olmadı. Kendi içlerinde ne mahalle sakinlerini ne cami cemaatini ne de hayırlı olsuna gelen eş ve dostlarını incitmediler.
Aynı beldede iki ayrı düğün şekli. Dileyen dilediği düğünü yapmakta serbesttir. Kimseye diyecek bir şeyimiz yoktur diyorum VESSELAM…
3 TEMMUZ 2012 SALI
OKUL YOLU DÜZ GİDER