29 Mart yerel seçimleri için partilerin adayları belirmesinin ardından kamuoyunda yankı uyandıran, Ak parti ve Milliyetçi Hareket Partisi arasında yaşanacak büyük çekişme olmuştu.
Bu etkiler günlerdir hatta haftalardır tartışılmakta ve gün geçtikçe hararetlenmektedir. Ak partide geçtiğimiz günlerde düzenlenen mitingde, Başbakana olan coşkulu katılımın ardından, aynı düzeyde Milliyetçi Hareket Partisi de miting yaparak, gücünü göstermek istiyor.
Bu çekişmelerin yanı sıra, gazetemizde zaman zaman, şahsi olarak yorumladığımız, fikir beyan ettiğimiz siyasi konularda, özellikle de Ak partinin Yozgat Merkezde belediyeyi rahat kazanacağı şeklinde yapmış olduğumuz yorumlar için olumlu veya olumsuz olmak üzere bir takım tepkiler veya eleştiriler alıyorum.
Tepkilere ve yapılan her türlü eleştiriye açık olduğumuzu buradan rahatlıkla söyleyebilirim. Bu bağlamda, zaman zaman dile getirdiğimiz bu siyasi çekişme hakkında biraz daha ayrıntıya girmekte fayda görüyorum.
Bilindiği üzere 2004’de yapılan yerel seçimlerde, Ak parti belediyeyi Milliyetçi Hareket Partisinin elinden almıştı. Bugün Milliyetçi Hareket Partisi tekrar belediyeyi ele geçirmek için mücadele etmektedir. Bizlerin gazeteci vasfıyla, her hangi bir partiye veya adaylara yönelik ne eğilim içerisinde olmamız, ne de siyasilerin şahıslarına karşı bir eğilim içerisinde olmamız doğru karşılanır…
Bu sebeple okurlarımızla paylaştığımız düşünceler kamuoyuna yansıdığı kadarıyla ve bir takım gözlemler neticesinde yapmış olduğumuz görüşlerdir. Bu ana düşünceye dayanarak, varmış olduğumuz kanaat Ak partinin yine güçlü bir konumda olduğunun ve seçimleri yeniden kazanabilme ihtimalinin yüksek oluşudur. Ak partili kadrolar her fırsatta dile getirirler; “İşimiz hizmet, gücümüz millet…”
Belediyecilik sadece hizmetten ibaret değildir. Bu ölçüde Ak kadroların düşünceleri de bu ölçüdedir. Bugün birçok ilde Belediye başkan adayları bazen istenilen bir kişi olmamasına rağmen Genel Başkan sevdasıyla koltuk sahibi olmuşlardır. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim. En önemli etkenlerden bir tanesi de budur. Akabinde varoş kesimlerin bulunduğu, eğitim seviyesinin çok yüksek olmadığı, yardıma muhtaç insanların çok olduğu illerde, yapılan hizmetlerden çok ilgi gören yapılan yardım miktarları ve duygusal bağımlılıktır.
Bu etkileri de ön planda tutarak konuyu tekrar tekrar değerlendirmek gerekmektedir. Bu ölçüler altında bugün diyoruz ki, seçimi Ak parti göğüsler, sebepleri de yukarıda belirttiğim etkilerdir. Herkes kazanmak için aday, bunun bilincindeyiz. İnanmak gereklidir, farkındayız. Diğer partilerde aynı yaklaşım içerisindeler, hatta bağımsız adayımız bile…
Bir partinin düşüncede tabanın güçlü olması ya da mensubunun çok olması seçimi göğüsleyeceğini ifade etmez. Varlığını ve devamlılığını kanıtlamış olur. Bu durumu Saadet Partisi örneğiyle de rahatlıkla ifade edebiliriz. Tabanının güçlü olmasına rağmen oylarının Ak partiye yöneldiğini söyleyebiliriz. Milliyetçi Hareket Partisinin adayı M.Ali Çakır’ın kamuoyunda çok sevilen, yıllardır partinin temsilciliğini yaparak, yükü sırtına almış ve yıllarca taşımış, adaylığı da fazlasıyla hak eden bir isim olduğunu biliyoruz.
Buna rağmen tabanını toparlamak için çalışan didinen Milliyetçi Hareket Partisinin, belediyeyi yeniden alması için en büyük etki, Ak partiden Saadet partisine kayan oyların fazla olması olacaktır. Bu gözlemler içerisinde ancak, Saadet partisinin oyunu yükseltmesi halinde, Ak parti oy kaybedecek ve Milliyetçi Hareket Partisi belediyeyi tekrar kazanma imkânı sağlayacaktır…
Bugün bu etkiler altında gözlemlenen ve kamuoyuna yansıyan etkiler ana tema olarak, istikranı işaret etmektedir. Netice de, her şeye rağmen Yozgat için hayırlısı olmasını temenni ediyorum.