GURBET KUŞLARI-3

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Havaların ısınması, ilkbahar, arakasından da yaz mevsiminin geliyor olması iç dinamiklerde olduğu gibi dış dinamikleri de harekete geçirdi.
Dünya’nın değişik ülkelerinde bulunan ve bilhassa Almanya, Fransa, İsviçre gibi ülkelerde yaşayan Türk vatandaşlarımız bundan böyle akın akın ülkelerine gelecekler.

Şimdiden yıllık izinlerini baba ocaklarında geçirmek isteyen daha çok birinci nesil diye tabir ettiğimiz emekli ve okul çağında çocukları olmayan gurbetçilerin Türkiye’ye gelişi sürüyor.

Geçtiğimiz yılda Euro 7 TL iken bugün itibariyle 18 TL ye yükselince gurbetçilerin iştahı kabardı. Ülkelerine geliş gidişlerini de, buradaki harcamalarını da gözleri görmüyor. Bin Euro bozduranın cebine 18 bin TL koyduğu zaman bir ay müddetle Türkiye içinde dişine danışır, istediği bölgede tatilini yapar, istediğini, yer, içer, gezer.

Türk ekonomisindeki bu sarsıntı dövizin artmış olması içinde bulunduğumuz enflasyon zengini daha zenginleştirdiği gibi gurbetçilerimizin dürümüne de bal çalmış oldu.
Bundan 3-5 yıl öncesinde durum böyle değildi. Bilhassa Almanya’da çalışıp emekli olan vatandaşlarımız uçak bileti alamıyor, arabasına benzin koyamıyor, ülkesine de gelemiyordu.

Birinci nesil diye tabir ettiğimiz 70’li yıllarda Almanya’ya giden işçilerimizin şoförlükleri de çok profesyonel değildi. Geliş gidişlerde ölümcül kazalar yapıyorlardı. Ocaklar sönüyor, yuvalar yıkılıyordu.
Bugün ise daha güvenilir bir ulaşım aracı olan trenle ülkeye gelmeyi tercih ediyorlar. Tren vagonlarına arabalarını yükleyip yolculuk yapıyorlar ve böylece kendilerini daha güvende hissediyorlar.

Gerçekten gurbet kuşları diye tabir ettiğimiz bu insanların vatan hasreti ile yanıp tutuştuğundan hiç şüphe duymam. İlk defa Almanya’ya 1978’li yıllarda gitmiştim. Oradaki yaşantıyı gördüm. Market zincirleri ve büyük alışveriş merkezlerini geziyor vakit geçiriyorduk.

Alt yapıları yapılmış dağ köyündeki bir eve telefon, su, elektrik ulaştırılmış ülke bir baştan bir başa otobanlarla örümcek ağı gibi örülmüş, sanayisini tamamlamış, otomobil fabrikaları kurulmuş gerçekten çalışkan ve üretken bir millet zenginliğine zenginlik katarak kalkınmış bir Almanya da görevimiz icabı bir baştan bir başa gezme imkânı buldum.
Tabi o günlerde şöyle düşünüyordum, doğup büyüdüğüm yer olan Yozgat’la İstanbul arasında ekonomik, kültürel, tarihi bakımdan ne kadar fark varsa Almanya ile Türkiye’yi kıyasladığımda da iki devlet arasında 40-50 yıl vardır diyordum.
Anadolu da  traktör tek tük varken orada ziraat, tarım el değmeden işlenirken biz burada ilkel metotlarda sap yapıp saman sürüyorduk.
Elhamdülillah ülkemiz birçok şeyde atılım yaptı. Öncelikle bugünkü konumuz olan gurbet kuşları sayesinde görerek, yaşayarak, çalışarak tecrübe edindikleri alet ve edevatların ülkemize gelmesi burada kullanılması Türk köylüsünün ufkunu açtı.
Herkesin mutlaka bir katkısı olmuştur. Yapanların ellerine sağlık. O gün sıkıntılı dönemden geçen ailesini efradını ülkesinde bırakarak gurbet ellere giden bu vatandaşlarımız bugün cepleri dolu bir şekilde ülkesine dönüp paralarını burada da harcayabiliyorlarsa bundan onur duyarım.

Vesselam.

13 HAZİRAN 2022 PAZARTESİ

GURBET KUŞLARI-3

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!