Bugün 27 Şubat. Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın aramızdan ayrılışının 12. yıldönümü. Erbakan Hocamızı 70’li yıllarda tanıma fırsatı buldum. Çocuk yaşta olmama rağmen, bir ömür boyu kendilerini takip etme imkânım oldu.
Milli Selamet Partisi 1973 yılında parlamentoya 48 milletvekili ve 3 senatörle girmişti.
Parti genel merkezi, Yenimahalle de Milli Görüş Kültür Saray’ına taşınmıştı. İllerden gelmiş insanlara da gruplar halinde bizzat Erbakan hocamız sabahtan akşama kadar tebliğ yapıyordu. Orada ‘Çağrı’ filmi gün boyu gösteriliyordu.
Yozgat teşkilatı olarak, ne zaman davet edilirsek toplantılara iştirak ediyordum.
Günler ayları, aylar yılları kovaladı, nerede bir miting varsa bizde gençler olarak orada olduk.
Bir seçim arefesinde Konya’da Kulu ve Bozkır ilçelerinde çalışmalar yapıyorduk, her gittiğimiz yerde heyecanlı konuşmalar yapıyordum.
Bir seferinde Kulu meydanında CHP’li Deniz Baykal’la karşılıklı konuşma yaptığımı hiç unutamıyorum.
Ankara’dan benimle beraber gelen yüzlerce il hatibi ile birlikte dağ bayır, köy kent demeden fîsebilillah sabahtan akşama, gece karanlığında bile cami önlerinde, kahvehanelerde hocamızın yapacağı büyük miting hazırlığına destek oluyorduk.
Erbakan, Yozgat’a gelmeden önce bütün köylerden, ilçelerden merkeze adam taşıyorduk.
Miting başladığı zaman yer yerinden oynuyordu.
Zaman su gibi akıp geçti.
Yılmadan, usanmadan, durmadan, işimizi aşımızı bir kenara koyarak Milli görüş davasına hocamızın safında yer alarak mücadele ettik.
Bunu da hiç kimseden bir şey beklemeden Allah rızası için yapıyorduk.
80 ihtilali olmuş, Milli Selamet Partisi kapatılmış, Refah Partisi’ de yeni kurulmuştu.
Bir yerel seçimlerde Yozgat belediye başkan adayı kim olsun? Derken, MHP’li Yaşar Erbaz ismi ortaya atıldı, bunun müzakeresi ilde yapıldı.
Birde genel merkeze soralım denildi. O dönem yasaklı olan Erbakan hocamıza sorulmak üzere bendeniz ile birlikte Dursun Uyar’ı Ankara’ya gönderdiler.
Yasin Hatipoğlu, Erbakan hocamızdan bir şekilde randevu aldı.
Aynı gün Aşağı Ayrancıdaki hocamızın evine gittik.
Selam verip içeri girdiğimizde rahmetli Hüseyin Erdal’da hocamızın yanında oturuyordu.
Elini öptüm,” Hoş geldin evladım” dedi.
Elimi bırakmadı;” ANAP’ın belediye başkan adayı, yoksa Selim Çiçek‘mi?” dedi
Bende sorusuna karşılık olarak “Cemil Çiçek efendim” dedim.
“Olsun evladım, o nasipsizdir” dediğini bu gün gibi hatırlıyorum.
Daha sonra Dursun Uyar elini öptü ona da sordu?
O da yapılacak bu seçimde ANAP’ta bütünleşmenin iyi olacağını ima edince, onunda elini bırakmadı; “Bana bak evladım önce kendiniz inanacaksınız. Bir şeye inanmak, o işi yarı yarıya yapmak demektir. Biriniz aday olursunuz, diğeriniz ona oy verirsiniz” dediğini hiç unutmuyorum.
Bize verilen notu iletip, maruzatımızı arz ettik. MHP’li bir önceki Belediye Başkanı Yaşar Erbaz’ın Refah Partimizden aday yapılmasının uygun olduğu talimatını aldık.
Hayırlı olsun dedi, bizi sevip sırtımızı sıvazladı.
Yozgat hakkında bir takım öngörülerini anlatı. Elini öpüp evinden ayrıldık.
O dönem bütün gayretimize rağmen Yaşar Erbaz seçimi kaybetti.
Muhterem Necmettin Erbakan Hocamızı vefatında da yalnız bırakmadık, Ankara’da ve İstanbul’da ki cenaze törelerine katılarak üzerimize düşen görevi yaptık. Nur içinde yatsın.
Milli görüş bizim hayatımızda teslim olduğumuz bir inanç değerimizdir, o gün neysek bu günde aynı şekilde inanıyorum. Vesselam…