EMBER AĞA

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bir beldenin Ember ağası varmış. Ağanın ünü çevre illere ve ilçelere ulaşmış. Ünü dilden dile dolaşır olmuş. Bunu duyan bir vatandaş Ember Ağayı görmek için yollara düşmüş. Ağanın yaşadığı beldeye gelmiş. Ağanın muhafızları, vatandaşa ağayla ne görüşeceğini ve kim olduğunu sormuşlar.

Vatandaş, kendini tanıtmış, hiç bir işinin olmadığını söylemiş ve sadece ağanın ününü duyduğunu, kendisiyle nezaketen görüşüp, gideceğini belirtmiş. Muhafızlar vatandaşı bırakmış. Ağanın konağının önüne kadar gelmiş. Konağın önünde kırık bir sandalyenin üzerinde azap oturmuş, bekliyor.

Yanında da karabaş köpek yatmaktadır. Adam meramını anlatır, ağayla görüşeceğini söyler. Azap, içerde başkaları var diye hemen içeri almaz. Bizimki sabırsızdır, sık sık ağa hakkında azaba sorular sorar. “Ağa nasıl bir adamdır? Boyu posu yerinde midir? Uzun boylu mudur, kısa boylu mudur? Kime benzer” der.

Azap, sandalyesinde ayak ayak üstüne atmış her seferinde karabaş köpeği gösteriyor. Ama adam anlamamış. Tekrar tekrar sormuş. Ağa kime benzer? Azap dayanamaz. “Aha! Ağa karabaş köpeğe benzer” der. Gelen adam susar bir daha konuşmaz. Azap adamı içeri alır. Ağayı görür. Hakikaten ağa, anlatıldığı gibi anlı şanlı bir adam. Boyu posu da yerinde. Babayiğit mi, babayiğit.

Ağa, adamı dinler. Karnını doyurur. İkramlarda bulunur. Gelen adam ağanın misafirperverliğine vurulur. Huzurdan, ayrılırken: “Ağam ne olur? Şu dışardaki azaba dikkat et… Ben geldiğimde seni sordum. Ağa kime benzer dedim. O da karabaş köpeği gösterdi. Bende bir şey yapamadım” demiş.

Ağa, misafiri yolcu ettikten sona azabı çağırır. Ve azabı kovar. Azap konağı terk ederken ablası aklına düşer. “Ablamın çok ekmeğini yedim, benim üzerimde hakkı var” diyerek helallik dilemek için yanına gider… Azap: “Adamın biri beni tahrik etti. Ağa kime benzer dedi. Bende karabaş köpeği gösterdim. Ağa da beni kovdu. Başka suçum yok. ” der. Ablası da  diyecek laf bulamadın mı? Ne olurdu Aslanım, Kaplanım, yiğidim, tosunum deseydin. Karabaş köpeğe benzetmesen olmaz mıydı?” Azap, ablasına dönerek. “Abla abla, senin dediklerine benzemiyor ki ağam..”

Bugün ki, bizim Ember ağalarımızda nefislerine hoş gelmeyen sözler karşısında bir anda küplere binerek yıllarca kapılarında kendilerine hizmet eden garibanları yerlerinden, yurtlarından ediveriyorlar. Oysaki, yanlışlıkları ve hataları kendi nefislerinde aramaları gerekmez mi? Hani, güzel bir söz vardır. “Bir kimse kendi hata ve kusurunu araştıracak olsa, başkasının yüzüne bakacak mecali kalmaz.”

Önce azabı bu hale getiren, kendisine o sözü söyleten Ember Ağa, kendi hata ve kusurunu araştırarak ben nerde yanlış yaptım? Diye kendini muhasebeye çekse keşke. Helik taşlarını ihmal ederseniz, onlara tepeden bakarsanız gurur, kibir, enaniyet gözünüzü bürür de, tebaanızı gözünüz görmez. Serseri mayın gibi hedefinizi sapıtır, avınızı avlamakta zorlanırsınız.

Bizden, dost tavsiyesi. Ember Ağalar hemencecik azaplarını kovmasınlar. En azından ablamız kadar merhametli ve şefkatli oluversinler.

Vesselam… 24 MAYIS 2022 SALI

EMBER AĞA
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!