Yozgat Valimiz Ziya Polat’ın basınla paylaştığı bir haberi sizlere aktarmak isterim. Yozgat Organize Sanayi’nde önümüzdeki aylarda ektiğimiz, diktiğimiz, hasadını yaptığımız, nohutumuz şükür Allah’a bundan böyle leblebi olacakmış.
Alkışlar alkışlar… Ne diyelim! Yozgat’a çakılan her bir çiviye, istihdam için oluşacak her türlü kurum ve kuruluşa, fabrikaya, imalathaneye eyvallah.
Nohutla ilgili kurulacak tesisin leblebi olmasına kimsenin diyeceği bir şey olamaz. Nohut leblebi olursa iki katı daha fazla para eder. Sayın Valimizin dediği gibi: ‘’Üretimin, katma değerin ve ham maddeyi maddeye dönüştürmenin önemi artar. Bu anlamda yeni bir firma ile imzalar atıldı. Bu şekilde ham maddemiz değerlenmiş oluyor. Tahıl ambarı, bakliyat ambarı Yozgat’ta ürettiğimiz nohutumuz leblebi olacak. Tarladaki nohutumuz Yozgat leblebisine dönüşmüş olacak” diyor.
Sayın Polat, Yozgat hububat ekiminde malumunuz olduğu üzere İç Anadolu’nun tahıl ambarı olan illerimizden bir tanesidir.
Mercimek üretimimiz Türkiye’de birinci sırada yer alır. Nohutumuz da yine aynı şekilde başka illerle yarışır. Bundan da ilimiz çok iddialı. Hadi mercimeği geçelim. Nohuta gelince, bundan 50-60 yıl önce eski Belediye Başkanı Cemil Çiçek’in yıkıp yok ettiği Tol Çarşı’nın bir ucundan diğer ucuna nohutu leblebiye dönüştüren kara fırınlarımız zaten vardı.
Önemli bir ölçüde leblebi imalathanelerimiz vardı. Çevre illere de örnek teşkil ederdik. Yaşı müsait olanlar bilirler ki, ‘Leblebici Cengizler’ namıyla anılan Kelami ve Ali Cengiz’in babaları Hüseyin Ağa, İsmet Candan’ın abisi Süleyman Ağa, Leblebici Ethem Ağa, Nuri Ağa. Büyük ölçüde imalat yaparlardı ve işlerinin uzmanıydılar ki alıcıları da bir hayli fazlaydı.
İlimizde en kıymetli nohut Akdağmadeni’nde hasat edilir, Yozgat’ta işlenir, leblebi olarak da Çorum’da satılırdı. Hatta nohutla ilgili nohut ekip yetiştiren bir üreticimiz şehre gelmiş, imalathanenin önünden geçerken kokusu burnuna sirayet etmiş, kasketini çıkartmış, meraklı bir şekilde Cengiz’lerin Hüseyin Ağa’ya sormuş:
‘’Bu leblebinin kokusu ne adar güzel, acep neyden yapılır?’’
İmalatçı bir bakmış, kasketi elindeki köylüye ‘’ Sen nerelisin?’’ deyince, o da köyünü söylemiş.
Elini şakağına koymuşta: ‘’Ektiğim nohut, diktiğim nohut,
anasını sattığım nohut
buraya geldin de leblebi mi oldun?’’ diye hayret etmiş.
Ne diyelim Sayın Polat! Eski çamlar bardak oldu. 50 yıl öncesinde Yozgat’ta imal edilen has nohutumuzun eskiden olduğu gibi yeniden kurulacak fabrikalarda leblebi olarak imal edileceğini söylüyorsunuz. Buna da şükür.
Fabrikayı kuracak olanlara Allah kolaylık versin. Hayırlı hizmetler nasip etsin. İmalatın büyüğü olur ama küçüğüne de eyvallah. Neticede, Yozgat’ın ektiği, yetiştirdiği, nadas ettiği nohutlarımız kilosu 25-30 TL’den değil de, 70-80 TL’den satılacak.
Bir çok insan bu kurulacak tesisten ekmek yiyecek, çoluk çocuğuna nafaka temin edecek, iş-aş sahibi olacak. Bizim yıllar önce ihmal ettiğimiz, nohutun leblebi yapılışını Çorum bölge olarak sahiplendi. Şimdi leblebi imalatında Türkiye’de iddialı iller arasında yerini aldı.
Eskiden şehir içinde konuşlanan leblebiciler şimdilerde Samsun-Ankara arasındaki Çorum çevre yolunda ürettikleri leblebileri tüm Türkiye’ye pazarlar hale geldiler.
Ahir Kelam; İlim ve sanat değer bulmadığı yerden hicret edermiş. Yozgat’ta ki deve dişi gibi sanatkarları bir bir kaybettik de o boşluk bir daha kolay kolay doldurulamadı diyorum, Vesselam.