Duyduk duymadık demeyin. Dubai Şeyhi Abdullah Al Futtaim ‘in Marmaris Limanı’na demirleyen 110 metrelik süper lüks yatı “Radiant”ın yakıt tankını 430 ton mazotla doldurmak için 1 milyon 32 bin lira verildi. Bu para eski paramızla 1 trilyon 32 milyar TL eder. İzmir’deki Aliağa Rafinerisi’nden 3’ü kara, biri ise denizden gelen 4 tanker, yaklaşık 4 saatte şeyhin özel yatına 430 bin litre transit yakıt doldurmuş. Ne var bunda? Bizim Erk Petrol istasyonumuzda 1 litre mazotun fiyatı 4.76 lira. Bu mazotu Dubai Şeyhi Abdullah Al Futtaim bizden alacak olsaydı 2 trilyon 46 milyar TL para ödeme yapması gerekecekti. Tabi bizim Dubai Şeyhi’ne petrol satma imkânımız bu dünyada yok. Aliağa Rafinerisi’nden 4 tanker mazot almış almasına da, mazotu ona kıyak geçmiş bizimkiler. Niye derseniz yakıtı şeyhe 0.80 Euro’dan vermişler. Euro’yu 3 lira kabul edersek 2.40 a gelir oda 1 trilyon 32 milyar eder. Bu kısaca şu demek oluyor: 2 trilyon 46 milyardan 1 trilyon 32 lirayı çıkarttığımızda 1 trilyon 14 milyar kalır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı isen bundan sen istifade edemiyorsun çünkü vergiler alabildiğine yüksek. Dubai Şeyhi’ne gümrüksüz, Türkiye’de ki filanca tarikat şeyhine gümrüklü. Varsın olsun ne fark eder? Dubai Şeyhi’ne kıyak yapmışlar. Eksik olmasın Dubai Şeyhi Türkiye Müslüman olduğu için bizi tercih etmiş. Ya karşıya geçse de Yunanistan’dan alsaydı? O zaman daha mı iyi olacaktı? Varsın kıskananlar çatlasın. Ne de olsa Dubai Şeyhi. Aldığı mazotun yanında gıda ve erzak alımı, resmi evrak masrafları ve liman için ödenen bedelle yatın Türk ekonomisine katkısı 1 milyon 100 bin lirayı bulmuş. Kesesine bereket. Yatına doldurduğu 1 depo yakıt yerine isteseymiş Marmaris’ten 5 daire satın alabiliyormuş. Veyahut aldığı yakıt ile bizim Türkiye’de yaklaşık 9 bin otomobilin deposunun doldurulabiliyormuş. Lüks yatın deposunu yakıtla doldurmak için bir asgari ücretlinin hiç para harcamadan 101 yıl çalışması gerekiyormuş. Yatın özelliklerine gelince; 100 metre ilerideki bir botu alabora edebilecek yüksek güçlü askeri su topu bulunan bir yat; Savaş uçaklarında acil durumlarda koltuk fırlatmaya benzeyen özel bir güvenlik sistemi bulunuyor, Korsan saldırısı ya da acil durumda turbo motorları sayesinde 140 km hızla gidebilen güvenlik botu da yatta hazır tutuluyor. Buna ek olarak her türlü lüksü barındıran yatın içerisinde jakuziler, spor salonu, çalışma odası, jet skiler yer alıyormuş. Ahir kelam; Ey Dubai Şeyhi, bir sefer yakıt almasan da bu parayla mazlum milletlere, Afrika’da ki bir dilim ekmeği bulamayan, açlıktan ölen o gençlere, çocuklara göndersen olmaz mı? Televizyonlardan hiç mi seyretmedin? Türkiye 2 yıldan beri Somali’ye adeta çıkartma yapıyor. Peşi peşine yardım kampanyaları düzenliyor. Orada ki bir yudum suya hasret insanların ahı bir Müslüman olarak size ne ifade ediyor? Burnunun dibinde Suriye diye bir devlet kalmamış, Müslüman Müslüman’ı öldürüyor. Müslüman halk, kadın, çocuk, ihtiyar yollara düşmüş. Evlerini, yurtlarını, yuvalarını terk etmiş. Dünyanın değişik ülkelerinde sığınmacı durumuna düşmüş. Bizim Yozgat’ımızdan bile her hafta 2 kamyon yiyecek, giyecek, yatak, battaniye giderken yetim yavrular, dul bacılar çığlık atarken, onların ahı sizi Doğu Akdeniz’de dalgalar arasında boğmaz mı? Dubai Şeyhi Abdullah Al Futtaim ve diğerleri insafınız kurusun. Ülkenizde yaptırdığınız yatlarınız, katlarınız, gökdelenleriniz, 5-7 yıldızlı otelleriniz… Bunun yanında dünyanın en yüksek binası olarak yaptırdığınız iftihar vesileniz 160 katlı ve 818 metre Burj Halife oteliniz de sizin olsun! Allah size akıl, vicdan ve merhamet versin de bu dünyaya nereden gelip nereye gideceğinizi ve sonunuzun ne olacağını idrak edesiniz diyorum vesselam… 10 ŞUBAT 2014 PAZARTESİ
DUBAİ ŞEYHİ’NİN YATI
