DEĞERLERİMİZİ KAYBEDİYORUZ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Gece yarısı veya sabaha karşı evinizin önüne kundakta sarılı mışıl mışıl uyuyan bir bebeği koysalar ne yaparsınız?

İlk yapılacak iş polise haber vermek.

Polisler geldi, bebek ağlamaya başlar.

Kundağın içinde bir adet not var, “İsmi  Umut”  bu sizin umudunuzdur. Allah’ın size lütfu ve emanetidir.

Kimliği yoktur, kendi üzerinize çıkartın.

Önce Allah’a sonra size emanettir. (Bu sizin çocuğunuzdur.) 

Yazılı dip not:

Soruyorum size bu çocuğun babası kimdir?

Günümüzde aile yapımızın giderek zayıfladığı hatta aile bozgunu yaşandığı, flört ile  evlilik dışı yaşama, evlilik dışı doğum, tek ebeveynli ve çocuksuz aile yaşantısının aile yapımızı bozduğu  ailelerin birbirinden etkilendiği, anne ve baba otoritesinin gün geçtikçe zayıfladığı bir dönemdeyiz.

Gizli fuhuş yapan aşikâr doğum yapıyor ama kendi hatasının bedelini aileye ödetiyor. 

Modernliğin yayılışıyla birlikte gelişen özgürlük, bireyselleşme ve toplumsal ilerleme sonucunda ailenin geleneksel işlevlerini anaokulu, huzurevi, sığınma evi, yetiştirme yurdu gibi yeni kurumlar üstleniyor. 

Anne ve babanın otoritesi zayıflıyor. Bu otorite zorunlu eğitimle önce devlete, medya ile de siyasi isimlere ve film yıldızlarına geçiyor. 

El hak bu görüş doğrudur. 

Son yirmi yılda gelişen süreçte aile yapımız her gün biraz daha zayıflatılıyor.

Bilhassa resmi ideolojinin isteği doğrultusunda ve mekteplerimizde verilen Batı yanlısı müfredatlar, okutulan ders kitapları değerlerimizi bir bir yok ediyor.  

Reşit olmayan çocuklarımızın kafa yapılarına, düşünce tarzlarına, yaşantılarına, özenti duyduklarına bakarsak; başta cep telefonu, internet, bilgisayar oyunları, aile yapımızla bağdaşmayan birtakım munzur yayınlar çocuklarımızın aklını başından alıyor günümüzde…  

Bir bir değerlerimizi kaybediyoruz. Saygı, sevgi, hoşgörü, çalışarak kazanma, aileye katkı, sorumluluk bilinci, hemen hemen gençlerimiz tarafından hiçte önemsenmeyen bir yapıya büründü. 

Geçenlerde ofisime bir arkadaşımın referansı ile pırıl pırıl mühendis olacak 2 üniversite öğrencisi geldi. Meslekleri ile ilgili teknik olmasa bile uygulamada karşılaşabilecekleri bir takım temel bilgilerden bahsetmemi ısrarla istediler.

Bir mühendisin uygulamada yapması lazım gelen hususları gençlerle paylaşmaya başlamıştım ki bir tanesinin telefonu sürekli çalmaya başladı.

Anında cevapta veremiyordu. Telefonun tuşlarını mıncıklamaya başladı. Ne yapacağını şaşırtmıştı genç mühendis adayı arkadaşımız. Zorlandı durdu.  

Beni mi dinleyecek yoksa karşı tarafla mı ilgilenecekti. Gencin belli ki birinci önceliği telefonuydu. Gencin gönlünü incitmeme pahasına sadece şunu deyiverdim.

 “Ah şu telefonlar. 

 Sussa gençlerimiz söylenenleri dinleyecekler.

 Ama bir türlü maksat hâsıl olmuyor.” İki öğrencimize bildiklerimi anlatırken biri dinledi, diğeri de sürekli telefonu ile meşgul oluverdi. Günümüzde bu ve buna benzer boş, süfli emel ve arzular insanların birbirlerinden istifade etmelerini bile engelliyor maalesef.

Esas konumuz olan aile yapımızda bozulmanın birçok sebepleri vardır. Son yirmi yıldan bahsettim.

Huzurevleri yaygınlaşmaya başladı. Şehir kahvelerinde,  köy odalarında, değişik mekânlarda sohbetler esnasında huzurevi gündeme geldiği zaman sonumuz ne olacak deyiverirlerdi de ayıplanırdı. 

Birçok insanın sonumuz huzurevinde mi olacak diye hayıflandıklarını, üzüldüklerini görürdük.

Ebeveynlerinin ne pahasına olursa olsun kendi evinde, kendi yatağında hayatını tamamlaması aile efradının birinci ve vazgeçilmez öncülüğüydü.

Gün geldi huzurevi herkesin gönül rahatlığıyla gidebileceği mekânlar haline geldi.

Eh ne yapalım. Gelininden dayak yiyen, oğlundan kızından azar işiten yaşlılarımız için iyi ki huzurevleri yapılmış. Olmasaydı, bugünkü gençlerin mantığıyla ihtiyarların, kimsesizlerin, yolda kalmışların hâli nice olurdu?

İyi ki kadın sığınma evlerimiz, rehabilitasyon merkezlerimiz var. Öyle gözüküyor ki, bugünden sonra sarsılan aile yapımız içinde daha çok huzurevine, daha sığınma evlerine, daha çok rehabilitasyon evlerine ihtiyaç olacağa benziyor diyorum vesselam…23 EKİM 2019 ÇARŞAMBA

DEĞERLERİMİZİ KAYBEDİYORUZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!