Uzun süre siyasetin içinde olduk. Gün gördük, günler gördük. İnsanları yakinen tanıma fırsatımız oldu.
Yollara düştük. Az gittik, uz gittik, düz gittik.
Dağları, tepeleri kar, yağmur, tufan demeden aşarak insanları inandığımız davamıza tebliğ için elimizden gelen gayreti çabayı sarf ettik.
Sade bizim söylediklerimiz değil karşıdan duyduklarımız ufkumuzu açtı. Yeri geldi uykudan uyandırdı.
Ayağında soğuk kuyu ayakkabısı, başında sekiz köşe kasketiyle gördüğümüz isimsiz kahramanları, profesörü yanıltacak bilgi ve tecrübeye sahip insanlardan ibret aldık.
Geçtiğimiz günlerde yağmurlu, çamurlu, karlı, buzlu yollarda, siyaset yaptığımız yol arkadaşlarımız, dava arkadaşlarımız oldu.
Aile dostluklarımız gelişti.
Bunların içinde makam-mevki sahibi olanlar oldu. Benimki gibi yerinde kalanlarda oldu.
Vefalı dostlarımız yanında vefasız dostlarımızda oldu. Menfaat için yapamayacağı hiçbir şey kalmayan gözü dönmüş, makam-mevki hırsı gözünü bürümüş, dostlarına tepeden bakanları da tanıdık.
Başka bir ifadeyle beraberce yola çıktığımız arkadaşlarımız bizi terk ederek yolda bulduklarını sırtlarına bindirdiler.
Bizde yakamıza küstük, oturduk oturduğumuz yerde.
Vefa ararken maalesef bulamadık. Vefanın İstanbul’da sadece bir semt ismi olduğunu bir kez daha öğrenmiş olduk.
Bugün üzerinden seneler geçmesine rağmen her mübarek gecede, Kandillerde, bayramlarda telefonla halimizi-hatırımızı soranlar olduğu gibi hiç aklına düşmeyen, aramayan sormayan bir yığın dostlarımızda oldu.
Fazilet Partisi il başkanlığı dönemimde aylık genişletilmiş il divan toplantılarını her ay değişik bir ilçemizde yapar, herkes arabalarıyla oraya aileli- ailesiz katılım sağlarlar, gün boyu orada hem toplantımızı yapar birlik ve beraberlik içerisinde günümüzü tamamlardık.
Bunu hep böyle yaptırdım.
Bugün bir anekdotla yazımızı noktalayalım: Ne zaman ilçelere gidilse bir gün öncesinden program yaparız. Partili milletvekillerimiz, vekillerimiz ve il hatiplerimizle ekipler oluştururuz.
Rahmetli Milletvekilimiz İlyas Arslan, bir akşamüzeri Yozgat’taki evine gelir, sabah Surtaş’ta peynir, ekmek, zeytin, bal, kaymak, parmak çörek bir güzel kahvaltı yapar.
Ahmet Topuz’a aldırır, rahmetli Celal Doğruyla yerler. Ayın z raporunu alır RTV66’nın patronundan.
Yapılacak işler, tayinler, terfiler genelde orada yapılır. Partiye çok az bir şey sirayet ederdi.
Oluşturulan ekip yola çıkar, kervan yolda düzüleceği yerde bizimkiler Esentepe’de ayrılırlardı.
İlyas Arslan “Ben kesinlikle Mehmet Çiçeğin gittiği yere gitmem” der. Önce Sorgun daha sonra Hacı İlyas son durak. Ertesi gün direk Anakaraya giderdi. Mehmet Çiçekle neden aynı yere gitmediğini sorduğumda kulağıma eğilir “Ahmet kardeş gittiği yerde olmayan şeyleri olmuş gibi anlatıyor. Aynı şeyleri tekrar ediyor. Bir önceki dediğini unutuyor. Her seferinde de oğlak, keçi bilhassa Saanen keçisi, Angora tavşanı ile Yozgat köylüsünü, çiftçisini kalkındırıyor ve zengin ediyor. Lafla peynir gemisi yürütüyor. Onun için beraber olmayı istemiyorum” derdi rahmetli İlyas Arslan, diyorum. Vesselam… 1 TEMMUZ 2021 PERŞEMBE