24 Mayıs Pazar günü yapılması gereken AK Parti il kongresi önceki gün sürpriz bir kararla 14 Haziran 2009 tarihine ertelendi. Bu tarih, rastgele belirlenmiş bir tarihe de benzemiyor. Çünkü 12 Haziran günü, mevcut il başkanı Zekeriya Avşar’ın ve yönetim kurulu üyelerinin Yozgat Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşması yapılacaktır. Muhtemelen bir gün sonra Cumartesi günü, parti muhalifleri bu konuyu yine gündeme getirecekler. Temcit pilavı gibi bu konuyu ısıtıp, milletin önüne koyacaklardır. Bir gün sonra yapılacak kongrede de herkesin haberdar olması sağlanacaktır. Bu davranış etik midir? Değil midir? Siz okuyucularımızın izanına ve insafına havale ediyorum. Bunu nerden çıkartın denebilir. Çünkü geçmişteki gözlemlerimiz, gördüklerimiz bu seferde yanılmayacağımız kanaatını biz de yerleştirdi. Mahkemeye intikal etmiş, daha ilk duruşması yapılacak olan bir yargılamanın akıbetinin ne olacağını kimsenin bilmediği halde, bu konu yine gündeme taşınacak ve muhtemelen kullanılacaktır. Biz biliyoruz ki; “Parti içinde, her zaman bir yarış olacaktır. Bu yarış insanların şahsiyetlerini, aile efradını dile dolayarak, hakaret noktasına vardırmadan, demokratik bir mücadele niye olmasın. Makul ve mantıklı olmak kaydıyla.. Zira “Şek ile yakın zail olmaz” Yani, şüphe ile suçsuz insana suç isnat edilmez. Zan ile karar verilmez. Bin tane zan, bir tane hakkın, doğrunun yerine geçmez. Bu bir kuraldır.” Şimdi, bu tespiti yaptıktan sonra il başkanı adayı kim olursa olsun, Yozgat’ın bağrından yetişmiş burada doğup büyümüş, karını, kışını görmüş, çamurda yürümüş, tozunu, ciğerlerine teneffüs etmiş bir Yozgatlı, aile çocuğu il başkanı olacaktır. Geçmişte olduğu gibi, birden fazla aday olacak ama biri kazanacak, diğerleri kaybedecek. Kazanırken de, kaybederken de insaflı olmamız gerekmez mi? İnsanlar hata yapabilirler. Yanlışta yapabilirler. Hatta suçta işleyebilirler. Suç işleyen varsa, hukuk devletinde yaşıyoruz. Suçlu yargılanır, varsa suçu cezasını da çeker. Ahmetler, Mehmetler, rakipler veremezler. Ancak ve ancak bizi yöneten devletimizin yetkili yüce mahkemeleri ve onların saygın, hâkim ve savcıları vereceklerdir. Bu tür kararları. Karar mercii orasıdır. Eğer biz vermeye kalkarsak, ya suyu zan, ya da iftira olur. Bu tespiti yaptıktan sonra, önceki gün Ankara’ya çağrılan Avukat Yusuf Başer’in, Başbakan ile görüştürüleceğini öğrenen AK Parti Grup Başkanvekili Bozdağ apar-topar Fahri Açıkgöz, Harun Lekesiz ve Halil İbrahim Coşkun’u Ankara’ya çağırtır. Başbakan ile görüştürür. Dolayısıyla tek başına görüşecek olan Av. Başer’in önü kesilmiş oldu. Bir gelişme daha yaşandı. Pazar günkü yapılacak kongre ertelendi. Bakalım bundan sonraki süreci hep beraber izleyeceğiz. Duyduklarımızı, bildiklerimizi siz okuyucularımla, anında paylaşacağım. Bu tablodan okuduğum; üzerinde ittifak edildiği söylenen tek aday olarak lanse edilen Süleyman Bağcı’nın dışlanması olmuştur. Büyük oluşum diye arkasında duranlar, Bozdağ bizimle beraber diyenler; Fahri Açıkgöz, Harun Lekesiz ve Halil İbrahim Coşkun Ankara’ya davet edilirken Bağcı’yı ve Çelebi Dursun’u niye davet ettirmediler? Yoksa arkasında durma olayı göstermelik miydi ki, Süleyman Bağcı’yı yalnız bıraktılar. Bu partide görev yapan birçok kimse fırsat bulsa il başkanlığına adaylığını ilan edecek. Fakat birçoğu kalkamadığından oturuyor vesselam… 21 MAYIS 2009 PERŞEMBE
BELİRSİZ SEÇİM
