Bebi Mehmet 3

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Bugünde Bebi Mehmet’i anlatmaya devam etmek istiyorum.
Mehmet’in kendi ifadesiyle Topçu Köyünde Veli dayı ismin de garip bir adam varmış. O yıllarda 7 sene mevsiminde yağmur yağmamış, poyraz ekmeği yedik derdi.
Kıtlık, yoksulluk hat safhada. İş yok, aş yok, geçim şartları çok zor. İnsanlar karın tokluğuna hali vakti iyi olanların yanında azap çoban olarak çalışırlardı. Devir öyle bir devirdi.
Dedem Ahmet Ağa Veli Dayıyı yanına çağırır,” Evde un kalmadı, değirmenler dönmüyor, Sorgun’un Aktaş Köyün de bir değirmen varmış orada salma suyuyla dönüyormuş değirmene bir kaç eşekle gidin unumuzu öğütün” der.
Veli Dayı,” Benim yanıma bir çocuk bari verin yalnız gitmeyim ne olur ne olmaz” demiş. Mehmet’i de yanına vermişlerdir.
Buğday çuvallarını eşeklerin üzerine atarak yola koyulmuşlar. Gündüzleri gidiyorlar, akşam olunca yol kenarında ki bir köye misafir oluyorlar, orada konaklayıp sabah yollarına devam ediyorlar.
Bir gün akşam olduğunda, bir köye misafir olmak istediler. O köy o akşam onları misafirliğe kabul etmemiş.
“Karanlık düşmeden öbür köye bari yetişelim” derler. Gittikleri ikinci köy onları misafir olarak kabul eder.
Fakat hane sahibi onlara ”Yüklerinizi indirdikten sonra hayvan barınağın da yatın” der.
Köy odasında akşam sofrası kuruldu, yemek geldi, yemeğe başladılar. Biz de yemeğimizi yerken adamın biri “Nerelisiniz, nerden gelip nereye gidersiniz” dedi. Veli dayı karnını doyurmakla meşgulken Mehmet cevap verir.  Aktaş köyüne değirmene gidiyoruz der.
Adam eliyle işaret ederek ” Şu gerideki köye neden misafir olmadınız?” diye sorar.
Mehmet’te önünü arkasını düşünmeden “Ana avrat söverek ne yaptığımın …. Köylüleri aşiretmiş, bizi misafir kabul etmediler” dedikten sonra ortamı buz keser.
Kimse bir daha o andan sonra konuşmamış. Mehmet yemeğini yemeğe devam ederken Veli dayının boğazından lokma geçmez, kan ter içinde kalıverir.
Yatmak için gösterilen yere gidip, kapıyı da kilitlerler. Evin gençleri bir müddet sonra bir kucak çubuk getirip karanlıkta kapının önüne atıvermişler.
Kapıyı açmalarını istemişler. ” Getirin ateşi bu Yz… Yakalım, bize küfür etmeyi görsünler” dedi.
Onlar kapıyı itiyor, bizimkiler ise korkudan kapıyı açamıyorlar. Veli dayı ağlamaya başlar ve “Oğlum kıl şalvarımı çıkardım, çıplağım kapıyı açamam” dediyse de adamlar ısrar etti, bunlarda kapıyı açmazlar.
Biraz sonra adamlar gider bir daha gelmezler.
Ayak çekilir herkes uyur..
Bizimkiler gecenin zifiri karanlığında eşekleri yükler, köyü terk edip gittik nereye gittiğini bilmeden yola koyulurlar.
Sabah olunca Veli Dayı, “Bak gevur çocuğu gendi küçük lafı büyük babasının ağzına s….,” diyerek Mehmet’te vurmaya başlamış.
Mehmet ağlamaya başlar. Ahmet ağasının emanetini fazla ağlatmadan susturur.
Tembih ederek “Bir daha böyle bir yere misafir olduğunda sen sen ol sana laf düşmeden bir şey söyleme. Aman ha aman! Adamlar bizi yaksaydı dağın başında ölümüz kalırdı. Benim çoluğum çocuğum ne yapardı” demiş.

Vesselam… 7 HAZİRAN 2022 SALI

Bebi Mehmet 3
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!