Bayram hüznünü yaşayanlara…
Her bayram bir sevinçtir fakat her bayram da bir hüzün kaplar içimi…
Bu bayramda bir içli hüzün var bende…
Tarifsiz bir hüzün bu…
Kelimelere sığmayan ve kelimelerle anlatamadığım bir hüzün…
Bayramda yaşadığım hüznün derecesini tarif edemem…
Esenlik, sevgi ve mutluluk yüklü olacağımız bu günde, duygularımın bana yaşattığı hicranı kelimelerle anlatamam…
Göğsümü parçalayan, sinemi sancılayan bir hüzün…
Bu bayram da benim için hüzünlü bir bayram…
Kelimeler yaşadığım hicranı anlatmakta kifayetsiz kalıyor…
Dili yok kalbimin bu hicranımı anlatmaya….
Hangi duygular, hangi hissiyat bana bu hüznü yaşatıyor?
Dimağımı karıncalayan bu duyguları ifade etmekten acizim…
Ama içimi yüklü hüzün bulutları kaplıyor…
Yaşayamadığım duygularım mı var?
Ya da ben neyim?
Başımı alıp ıssız dağlara, sessiz çöllere gitmek istiyorum adeta…
Hıçkırarak ağlamak, ağlamak istiyorum…
Allah’ım bu nasıl bir duygudur?
Boğazım düğümleniyor…
Mutsuzlaşıyorum…
Hissizleşiyorum…
Sessizleşiyorum…
Avazem kesilmiş!..
Sesim kısılmış!…
Melali mi yaşıyorum!..
Yaşadıklarımı tarif edemiyorum!..
Duyamadığım bir ses mi var?
Yetişemediğim bir hıçkırık mı bu?
İşitemediğim bir çığlık mı var bu gök kubbe altında?
Ya da İsmail’in damlayan bir damla kanı mı var?
Ağyara bayram, sinemde hicran var…
Bir hüzün var ruhu mu kaplayan…
Kelimelerle anlatamadığım bir hüzün…
Kelamdan kaleme sudur edemeyen…
Bayram bir vuslat değil midir?
Ya da bizim vuslatımız bayram değil midir?
Duygularımın ahengine eremiyorum!
Menzil-i maksuda varamıyorum!.
Sel alır beni hüzün sağanağında!.
Nedir hüznümüzü ziyadeleştiren?
Vuslat mı?
Kesret mi?
Hasret mi?
Gurbet mi?
O zaman bir şairin Yusuf Dursun’un dilinden dinleyelim:
BAYRAM SABAHI
Kavgam deli gurbetle bu bayram sabahı,
Yandım yine zulmetle bu bayram sabahı.
Ey derdime tek çare canım memleketim,
Andım seni hasretle bu bayram sabahı.
Gurbette gönül türküsü vuslat sayılır.
Bir ‘sürmeli’ duymak bize vuslat sayılır,
Kalkınca ufuk çizgisi bir bir aradan,
Bayram günü sürgün bile Yozgat sayılır.
Ey ruhumu aşk uğruna yoktan var eden
Bayramla buluştur beni hiç beklemeden,
Güldür seni bir lahza gören gözlerimi,
Vuslat günü şavkınla yanan pencereden.
Ve bir başka şairinin dilinden hüznü söyleyelim…
Mücahitler din için can verirken cephede,Bayram günü geldi de yine hüzünlü geçti.
Ya da yürekten gelen soylu bir haykırış hüznü ile Karakoç merhuma kulak verelim:
Sabahtan haber yok, ufuklar kara,
Semerkant kan ağlar yanar Buhara,
Keşmir, Kabil, Kerkük hasret bahara,
Kudüs’ün Sina’nın bayramı nasıl?
Cahit Zarifoğlu merhum, ‘Hüzün ağır gelir yüreğe, amma en güzel duayı ettirir’ diyerek dua makamında, hüznün en güzel halini tarif etmiş..
Bazı illere bahar, bazı memleketlere de seher hiç gelmez.
Ya şafağı görmeden şimşeği gören ülkeler, iller!.
Bazı topraklara bayram hiç gelmez!
Bayramınız bayram olsun dostlar!…