Yozgat’ın bir dönemler büyük ölçüde geçim kaynağı olarak gördüğü, üzerine düştüğü bağ yetiştirme hususunda gösterdiği hassasiyet gün geçtikçe unutulur oldu.
İleriye gitmeye gerek yok 20 yıl öncesinde bu günlerde Ağustos ortalarında başlar Eylül, Ekim hatta Kasım sonlarına kadar, Kara Bekir, Karanlıkdere, Şahmuratlı, yerli olarak bildiğimiz üzümlerimiz, soframızdan hiç eksik olmazdı.
İzmir, Aydın, Manisa’dan gelen üzümler alınmaz satılmaz kolay kolay sofralarımıza konulmazdı.
Yerli üzümlerimize gelince bu günlerde, bu ay içinde alaca düşer, karagevrekler ilk önce yeterdi.
Bir yerleşim yerinde herkesin bağı olur gündüzleri çocukları, geceleri de aile reisleri, sergi bekler gibi bağ beklerlerdi. Gözleri gibi sakınırlar ailecek yaklaşık 2-3 ay yaş üzüm yenirdi.
Kış aylarında ise değişik usul ve metotlarla saklanır, bahara kadar evlerde üzüm eksik olmazdı.
Bunun yanında pekmez vazgeçilmezimizdi.
Buzdolabının olmadığı dönemlerde her evin bir kileri olur, küplerle pekmez, cevizli çalma, turşu, peynir, et sızgıt yapılır uzun kış günleri bunlarla çıkartılırdı.
El-aziz yöresinde bir söylem olsa gerek;
“Bir ceviz ağacıyla, bir dut ağacı olan evde kıtlık olmazmış.“
Bunu Yozgat’ta uyarlarsak, bir evde hem ceviz hem de ihtiyacını karşılayacak bağ bulunurdu.
Böylece kıtlık olmaz desek daha yerinde olurdu.
Yine son 20 yılda gerek Tarım İl Müdürlüğü yetkilileri, biten tükenen yok olan kendi halinde kuruyan bağlarımıza bir çözüm bulamadılar.
Yanlış hatırlamıyorsam 5 yıl öncesinde Bozok Üniversitesi bünyesinde kurulan Yozgat il özel idaresi tarafından kaynak aktarılarak yapılan projeden de netice alındığını söylemek mümkün değil.
Oysa bu projeyle Yozgat’ın yöresel üzüm bağlarını geliştirmek, bir marka yapabilmek amacıyla yola çıkılmıştı.
Ne oldu akıbetini bilmiyoruz.
Yoldan geri mi dönüldü, bu işe başlayanlar usanıp yoruldular mı? Bilmiyoruz.
Bir bildiğimiz var, artık Karanlıkdere, Şahmuratlı, Karabekir, Topçu, Gökçekışla, Çalılı, Şefaatli’nin köylerindeki bağlarımız yok oldu.
Aynaya bakar gibi kendinizi gördüğünüz ince zarif taneleri ile altın sarısı üzümlerimiz sofralarımızı süslemiyor artık.
Yetkililere buradan sesleniyorum;
Bizim batan bağlarımızın neden battığını izah edin. Bağların kurumasına sebep teşkil eden faktörleri ortaya koyun.
Doğrusu bağcılığı geliştirme adıyla yaptığınız projeyle ne kazandırdınız Yozgatlıya onu söyleyin.
Daha önceden başlatılan bağcılıkla ilgili çalışmaların Bozok Üniversitesi Ziraat Fakültesi zamanın Dekanı Prof. Dr. Tuğrul Yakupoğlu’nun çalışmaları hakkında basına bilgi verirse bundan memnuniyet duyacağımızı ifade ederim.
5 yıl önce Yozgat Valiliği İl Özel İdaresi, Yozgat Bozok Üniversitesi işbirliği ile hazırlanan ‘Bağcılığı Geliştirme Projesi’ ne oldu, kadük mü oldu diyorum.
Vesselam…