BAŞÖĞRETMENİM BENİM

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Geçtiğimiz hafta sonu Milli Eğitim Bakanlığınca, Türkiye genelinde 81 ilde Gerçekleştirilen Öğretmenlik Kariyer Basamakları Sınavı yapıldı.
Bin 489 okulda ve 28 bin 650 salonda merkezi sistemle tek oturum şeklinde gerçekleştirilen sınav, 150 dakika sürer. 595 bin 598 başvurunun yapıldığı sınavın sonucunda öğretmenler uzman öğretmen veya başöğretmenler unvanını kazanacaklarmış.
Yapılan bu sınavdan bir öğretmenin 100 üzerinden 70 taban puan ve üzerinde alan öğretmenler başarılı sayılacaklarmış.
Pek iyi , pek ala. 100 üzerinden 49 puan alan bir öğretmenin durumu ne olacak ? Öğretmenliğine son mu vereceksiniz ?
Bu tıpkı şuna benziyor; 1970’li yıllardan sonra kapatılan Öğretmen Liseleri yerine önce 2 yıllık, daha sonra da hızlandırılmış eğitimle 45 günde öğretmen yetiştirilmedi mi ?
Bu öğretmenler Türkiye’nin her yerinde rahatlıkla görev aldılar. Hatta torpilli olanlar bulundukları ilin en başarılı okullarına Müdür, Müdür Yardımcısı, hatta Milli Eğitim Müdürlüğü ve yardımcılıklarına da getirildiler.
Görev aldıkları bu okulların koltuklarına yapıştılar da, babalarının tapulu malı gibi oturup bir daha kalmadılar. Ta ki yaş haddine kadar.
Siyaset bu. Bir irade böyle olmasını istedi. Geçtiğimiz yıllarda Yozgat’ın trafikteki plaka numarası 66, eğitimdeki başarı oranı da 66 oldu. Yukarı çıktığı zamanlar oldu da aşağısı olmadı.
30’dan 20’ye, 20’den 10’a hiçbir zaman düşmedi, düşeceğe de benzemiyor.
O tarihte öğretmen olan tanıdık birçok arkadaşımın hiçbirisi iddia ediyorum modern matematik görmedi. Hepsini de kastetmem ama uzun süre görevlerini sürdürdüler.
Eğitim Fakültesini bitirmiş, matematik mezunu bir öğretmeni Çekerek’in, Kadışehri’nin 5- 10 öğrencisi olan bir dağ köyüne verdiler de o öğretmeni canından bezdirdiler siyasi mülahazalarla.
Onlar da hizmeti bitince Yozgat’ı bir bir terk ettiler ve gittiler.
Ne acıki bunlar bizim çocuklarımızın öğretmenleriydi. Dağarcıklarında ne varsa ,elinde ki müfredat neyse onunla kifayet ettiler.
Kendilerini bir türlü yenileme, geliştirme gibi düşünceye de sahip olmadılar. Olan bu milletin evlatlarına oldu.
Bereket versin iletişim çağında olmamız hasebiyle çocuklarımız Dünyada ki gelişmeleri sosyal medya aracılığıyla öğrendiler.
Onlarında çocuklarımız üzerinde kanallarından akan pislik, genç yavrularımızın ahlakını ifsat etti, bozdu. Ahlak adına, örf anane ve geleneklerimiz adına bir şey koymadılar.
Bu tahrifat an itibariyle devam ediyor. Allah ülkemizi, çocuklarımızı bu tür afetlerden korusun.
Keşke Eğitim Fakültelerinden mezun ettiğimiz öğretmen adayları yeniden, yeniden sınavlara tabi tutulmasalar.
Zaten uzman olan öğretmenlere uzmanlık sınavı yapan bir modele tarihte ilk kez şahit oluyoruz. Bu ülkede öğretmenlerin hak ve hukukunu, itibarını savunacak bir sivil toplum örgütü de yok zaten.
Eskiden köylerde eğitmen olarak görev yaptılar.
Sonra lise mezunları, Öğretmen Okulunu bitirenler, Köy Enstitüleri en sonda hızlandırılmış eğitim ülkemizde yıllarca öğretmen yetiştirmiş, irfan ordusu diye diğer bir adı da muallim olan kişileri topluma kazandırmışlardı.
Şimdi ise en az Eğitim Fakültesi mezunu yada lisans mezunu olmaları gerekiyor kişilerin öğretmen olabilmeleri için.
Bununla da kalmıyor; Öğretmenlik stajını yapmış olmak da öğretmen olmanın şartları arasında yer alıyor. Eğitim fakültesinden mezun değilseniz pedagojik formasyon almanız da gerekecektir.
Ne yaparsanız yapın. Mezun ettiğiniz öğretmeni zaman zaman yetersiz görerek bu tür sınavlara tabi tutmanızın nedeni nedir ? Bunların zaten başarılı olup olmadıkları denetlenmiyor mu ki ? bu tür yollara başvuruyorsunuz diyorum Vesselam.

BAŞÖĞRETMENİM BENİM
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!