BAŞER VE TEŞKİLAT
Önceki gün Başbakanın Yusuf Başer’i açıklamasından sonra dünde Ak Parti İl Binasında basın toplantısı düzenlendi. Basın toplantısında kamuoyuna bir takım açıklamalar yapıldı… Aday belirleme süreci içerisinde yaşanan her türlü çekişme unutuldu adeta. Bir araya gelen Zekeriya Avşar ve Yusuf Başer birlikte hareket ederek Ak Partinin kazanımlarını artıracaklarını açıkladılar.
Bildiğimiz gibi daha önce aday belirleme süreci içerisinde yaşanan bir takım sıkıntıların partiye vermiş olduğu rahatsızlıklar gündemdeydi. Günlerce çalkalandı ve tartışıldı. Teşkilattan tutun, milletvekillerine kadar çeşitli ayrıcalıklar ve çelişkiler meydana gelmişti. Ayrı görüşler savunan her birey dün yapılan açıklamalar eşliğinde aynı çatı altında toplandılar. Avşar’da, yapmış olduğu açıklamalarda artık hepimizin adayı Yusuf Başer’dir. Bu yolda beraber yürüyerek amacımıza hedeflerimize ulaşacağız şeklinde konuşmalarda bulundu.
Yusuf Başer’de teşkilata özellikle teşekkür dileklerinde bulundu. Bu görüşler eşliğinde zaman zaman karşı karşıya gelmelerine rağmen bir çatı altında toplanarak açıklamalarda bulunulması, bir anlamda siyasette gereğinin yerine getirilmesi şeklinde yorumlanabilir. Kaybeden tarafların küsüp, köşelerine çekilerek, bulunduğu mekânı, savunduğu görüşü terk etmesi siyasi usulsüzlük olarak nitelendirilebilir.
Birliktelik mesajlarının kamuoyuna sunulması da oldukça güzel bir harekettir. Fakat açıkçası beni de şaşırtan ve çeşitli çelişkiler doğuran, işin bu noktaya gelmeden önceki boyutu. Mevcut Belediye Başkanının yerine farklı bir isim getirilmesi adına bir takım adımlar atılıyor. Atılan bu adımlar için son dakikalara kadar bekleniyor. Olumsuz bir tablo ile karşı karşıya kalınarak geri çekilmek zorunda kalınıyor. Ya da başarısızlık olarak nitelendiriliyor…
Sadece Yozgat’ın yapısıyla alakalı bir durum bu ki, kimse eline kâğıdını, kalemini, mikrofonu alarak, aylar öncesinden göğsünü gere gere kamuoyunun karşısına çıkarak, yeni başkanınız ben olacağım diyemiyor ki, kamuoyuna adayınız kim olsun diye sorulduğunda başka bir isim ön plana çıksın. Aylar öncesinden çıkıp, çalışmadan, didinmeden, talip olmadan, hazır paket olarak beklenirse, birilerinin politikalarına takılıp yem olmaktan başka bir şey gelmez insanın başına…
Bu aslında büyük bir cesaret gerektiren bir olay, biraz da delilik gerektiren cinsten olmalı. Herhangi bir girişimde bulunmadan, herhalde vatandaş isminizin, karakaşınızın, gözünüzün hatırına kamuoyu araştırmalarında tutup ta sizlere oy versin. Öyle bir durum varsa, seviliyorsanız bağımsızlık hepsinden güzel…
Herkes kendi adayını belirleme şansına sahip…
Aday da sensin, partide…
Zaten, Milletvekilleri de kendi işlerini zora sokmak adına büyük bir cesaretle çıkıp da Başbakan karşısında, falancayı destekliyoruz demezler. Herkes kendi geleceğini düşünüyor. Temayül falan zaten kimsenin umurunda değil…
Hatta sıradan bir hikâye…
Neticede olan birilerine oldu…
Dün neydi, bugün ne…
Ne değişti, aradan ne geçti, köprüden nice sular aktı…
Kimseyi şahsen suçlamak istemiyorum. Herkesin kendi çapında haklılık payı var. Eksiklikleri ve hataları da var. Fakat bana göre siyasetin en acımasız olduğu anlar yeniden yaşandı.
Bu yolculukta aracın içinde bulunanlar yola devam ederken, araca binmek isteyenler yara aldı. Netice olarak Yusuf Başer ve Zekeriya Avşar yeniden el ele, gönül gönüle baş başa kaldılar…