19,1103$% 0.11
20,6796€% 0.28
23,5120£% 0.12
1.198,18%-0,20
1.991,00%-0,35
514645฿%-3.57238
27 Mart 2023 Pazartesi
Ramazan geldi,
Evler şenlendi,
Dünya neşelendi,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Gökten sicim sicim,
Rahmet indi,
Gönülleri suladı,
Gönüller sulandı,
Gözlere nur indi,
Ramazan geldi,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Ayazlar durdu,
Günahlar kurudu,
Ağaçlar selam durdu,
Ramazan geldi,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Teravih kılındı,
Mukabele okundu,
Gönül iklimleri sulandı,
Ramazan geldi,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Eşrefi mahlûkat,
“Allahu Ekber” dedi,
Seven gönüller,
Muradına erdi,
Ramazan geldi,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Şeytan bağlandı,
Fitne aç kaldı,
Nefis hapsedildi,
Ramazan geldi,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Namazdan, oruçtan,
Sahurdan, iftardan,
Fitreden, zekâttan,
Verilen sadakadan,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Sofranın buharından,
Fakirin sofrasından,
Saim’in umudundan,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Kürsülerden,
Minarelerden,
Salavatlardan,
Tekbirlerden,
Umutla bakan
Gönüllerden,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Allah diyen dillerden,
Semaya açılan ellerden,
Yapılan dualardan,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Yağan kardan,
Akan sudan,
Samimi duadan,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
Çocukların dilinden
Annelerin yüzünden
Çeşmelerin gözünden,
Yerden, gökten,
Bereket fışkırdı…
07.04.2022
Yozgat
Rahmetin kuşatmıştır, bütün ayı,
Semboliktir, bu rakamlı sayı,
Rabbim! Sen isteseydin bir ayı değil,
Bin ayı bile tutardık, bu emri duyalı.
Sancılı girdik, senin tomurcuklu bahçene,
Biz dertli, diğer Müslümanlarsa mahzun,
Kan ağlıyor, gözleriyle dudakları arası,
Yitirdiği çocuğun bacağını arıyor anası,
Kardeşim! Dahası da var dahası…
Azerbaycan kan ağlıyor, Cezayir de
Sadece bu ikisi mi?
Hayır, Müslümanın olduğu her yerde,
Doğusunda, batısında, güneyinde, kuzeyinde,
Doğumunla kazandığın bütün hakkı,
Sana bıraktırırlar ağladığın beşikte…
Gerekirse seni öldürürler, çıkar için kundakta.
Onlar için haktır, hakkı kaldırmak kundakta.
Bütün mazlumları bir çarkta döndürmek,
Sonra da kendi gücüyle kendini öldürmek,
Planları yapılır, kapalı kapılar arkasında…
Hak, hukuk, adâlet, kendilerine demokrasi,
Müslümanlara ise yasaklar beyannamesi.
Mazlumlar dosyası, mahkeme duvarlarında,
Sevmek zorundasın, sevmesen de yasaları,
Elinizden çekip alınır hak, hakikatin asaları.
Ramazan istemiyor, senden aç kalmanı,
Bilinçsizce ve amaçsızca oruç tutmanı,
Kendini ve başkalarını kandırmanı,
Sonra da nefsine kendini inandırmanı…
Allah rızası, kalbinin derinliklerine düşmeli,
Sevgi tohumları bahçende senin yeşermeli,
Meyveleri olgunlaşıp, boy boy dizilmeli,
Bu iklime teslim olup kendini iyice bilmeli…
Akşam sofrasında, çeşitli sulu boyası…
Yenmeden çöpe gidiyor, günlük foyası.
Bir tarafında nefis putu, diğerinde kölelik,
Hak, adalet, hukuk yerine konmuş hilelik.
Dirilişe senden başlıyoruz, nefsimizi ezerek,
İslam’ı anlatacağız, bütün dünyayı gezerek.
Yüce Rabbim, önce senin rızan, sonra dirayet,
Mükâfatını yalnız senden umarak ver hidayet.
Müşrik ve münafık da aç kalır utanmadan,
Makam, mevki, nefsi midir buna zorlayan?
Aç kalmanla, tok olman arasında ne fark var?
Bir hayvan da aç kalıyor, avını bulana kadar.
Anla artık kendini sen, sen değilsin,
Fırıldak gibi dönüyor ezilmez beynin.
Katlediyorsun, önüne geçen Müslüman’ı,
Anladım, düşündükçe anlaşılmaz hengâmeni.
Çark ediyor beynin, zalimlerin dünyasında,
Soluğun çıktıkça, batıyorsun puslu havasında…
Yeter artık! Uyan oynanan senaryolar karşısında.
Buna Ramazan Ayı şahit oldu, tekerrürü tarihte,
Müslümanların mükâfatlarını alacaklarına,
Şüphesiz ki şahitlik edecektir, adli ilahide…
9 Mart 1992
Konya
Ramazan heyecanı günler önce başlar,
Bu ayda huşu ile gönülden eğilir başlar.
İlk gecemizde kılarız teravih namazını,
Gök kubbenin altında dinleriz vaazını.
Rabbimize secde ederiz, her seferimizde,
Onun yüceliğini hatırlarız, her nefesimizde.
Gece yarısı kalkarız sahura,
Uyku, karşı koyar ruhumuza,
Durdukça uykumuz açıldıkça açılır,
Aile bireylerine ilahi bir nur saçılır.
Aşk, şevk içinde sahur yemeği yenir,
Sonunda da şükür elhamdülillah denir.
Uyumadan kılarız, sabah namazını,
Dua ile hatırlarız dünya Müslümanlarını.
Sabah erken kalkar işimize koyuluruz,
Hiç açlık hissetmeyiz çünkü mutluyuz…
Öğle vakti olunca biraz acıkırız,
Sabır çemberini üzerimize açarız.
Sabrın meyvesi, doyurur karnımızı,
Akşama kadar dişimize takarız canımızı.
Büyük bir aşk ve heyecanla bekleriz ezanı,
Sonunda ocaktan indiririz tencereyi, kazanı.
Önümüze ezandan önce sofralar kurulur,
Bu vakitte akan sular bile durulur…
Türlü tavırlı hazırlanır, sevdiğimiz yemekler,
Bize hep güzel örnek olur büyükler.
Otururuz sofraya, bakarız nimetlerine,
Şükrederiz, Rabbimizin bize verdiklerine.
Ezanlar okunur, top atışları yapılır uzaktan,
İftar duâsı okunur, şükürler yapılır dudaktan.
Büyük bir tevazuuyla iftar ederiz,
Yemek bitince, Rabbimize dualar deriz.
Böyle oruç tutmak ne de güzelmiş,
İftarı açınca inan ki dünyalar bizimmiş…
Rabbim! Bizi, eşimizi ve çocuklarımızı,
Nice Ramazanlara kavuştur torunlarımızı.
İçimizi sağlık, huzur, afiyetle doldur,
Senin rahmetin bu ayda pek boldur.
Bizi, milletimizi ve bütün Müslümanları koru,
Ayaklarımızı sabit kıl, sıratı müstakime doğru.
Senin merhametin kuşatmıştır bu ayı,
Ahirette mahrum bırakma cemaline bakmayı.
Bizi merhametinden mahrum etme,
Bizi hak ve adaletten asla uzak etme.
Kur’an ve imanla ölüm nasip eyle,
Tuttuğumuz orucun sevabı ile.
Koru bizleri kabir azabından,
Muhafaza eyle hazin gazabından,
İmanlı olarak al son nefesimizi,
Mübarek Cennetine kavuştur bizi…
26.09.2007
Akdağmadeni
Çanakkale, İslâm’ın sancağının yüceldiği yerdir.
Çanakkale, tevhit akidesinin hâkim olduğu yerdir.
Çanakkale, Seyit Çavuşların ruhlarının fışkırdığı yerdir.
Çanakkale, İslâm neferlerinin şehadet şerbetini içtiği yerdir.
Çanakkale, Kınalı Hasanların kurban edildiği yerdir.
Çanakkale, on beşlilerin tohumlarının ekildiği yerdir.
Çanakkale, Osmanlının dünyaya meydan okuduğu yerdir.
Çanakkale, boğazın düşmana korkusuzca haykırdığı yerdir.
Çanakkale, ümmeti Muhammed’in yekvücut olduğu yerdir.
Çanakkale, cesaretin vadilerden fırladığı yerdir.
Çanakkale, dumanların hıçkıra hıçkıra ağladığı yerdir.
Çanakkale, ikiz yüz elli bin şehidin cennetle buluştuğu yerdir.
Çanakkale, zalimin zulmüne dur denildiği yerdir.
Çanakkale, kan kusan topraklara ümmet bilincini veren yerdir.
Çanakkale, hakkın batıla galip geldiği yerdir.
Çanakkale, ağıtların hıçkırıklara sarıldığı yerdir.
Çanakkale, yıldırımlarım gözyaşı döktüğü yerdir.
Çanakkale, hilalin şehitleri yalnız bırakmadığı yerdir.
Çanakkale, kahramanlık destanlarının yazıldığı yerdir.
Çanakkale, körpe yavruların babasız bırakıldığı yerdir.
Çanakkale, umutların sevinçle göğe yükseldiği yerdir.
Çanakkale, istikbâl tohumlarının filizlendiği yerdir.
Çanakkale, kalbin derinliklerine umutların ekildiği yerdir.
Çanakkale, denizlerin taşarak askerlere şerbet sunduğu yerdir.
Çanakkale, şehadet çığlıklarının göklere yükseldiği yerdir.
Çanakkale, ilahî dâvanın meleklerle desteklendiği yerdir.
Çanakkale, Anadolu’nun tapusunun tescillendiği yerdir.
Çanakkale, hilâlin haça şüphesiz galip geldiği yerdir.
Çanakkale, gidenlerin dönmeyi düşünmedikleri yerdir.
Çanakkale, Anadolu bacalarından ağıtların yükseldiği yerdir.
Çanakkale, canıyla, malıyla vatanı vatan yapan yerdir.
Çanakkale, bayrağın göklerde özgürce dalgalandığı yerdir.
Çanakkale, coğrafyanın tarihe ders verdiği yerdir.
Çanakkale, istikbâlin tarihin şafağına kazındığı yerdir.
Çanakkale, İslâm mücahitlerinin cepheye sürüldüğü yerdir.
Çanakkale, fitne ordusuna, İslâm’ın kılıcıyla ders verildiği yerdir.
Çanakkale, Avrupa’nın arkasına bakmadan kaçtığı yerdir.
Çanakkale, soysuzların kahramanların karşısında diz çöktüğü yerdir.
Çanakkale, emperyalizm putunun yerin dibine batırıldığı yerdir.
Çanakkale, yedi düvele diz çöktürülen yerdir.
Çanakkale, küfrün, yerle yeksan edildiği yerdir.
Çanakkale, rüzgârın küffarın gözünü kör ettiği yerdir.
Çanakkale, gözü yaşlı dağların, taşların şahitlik yaptığı yerdir.
Çanakkale, İslâm’ın istiklâl ve istikbâlinin muhafaza edildiği yerdir.
Çanakkale, denizlerin, nehirlerin istiklâl için çırpındığı yerdir.
Çanakkale, rahmet yüklü bulutların cesaret yağdırdığı yerdir.
18 Mart 2018
Yozgat
Anadolu insanım; içtenli, duygulu,
Altın kalbi aşk ve sevgiyle dolu.
Yıllar önce gurbete çıktı,
Yanında bir yatak, bir yorgan,
Bir çatal, bir de kaşıktı…
Yıllarca bodrumlarda yattı,
Çilesinin üzerine çile attı.
Aç, susuz ve uykusuz kaldı,
Sabrını derdinin üzerine saldı.
Şehirde patronu iş verdi, aş verdi,
Onun helalinden çalışmaktı derdi.
Anadolu insanım bu duruma çok sevindi,
Sahipsiz sokaklar artık senin biricik evindi.
Çocuklarına para pul yolladı,
Ailesini uzaktan da olsa kolladı.
Şehirde su, ekmek bulamadı,
Karnını dizlerine çekerek aç, susuz kaldı,
Barınmak için umudunu uzaklara saldı.
Günlerce, haftalarca yıkanamadı,
Bu durumda kimseyi asla kınamadı.
Gece üçlere kadar, hurda topladı,
Rızkı için tümsekten tümseğe hopladı.
O; çalıştı, patronu büyüdükçe büyüdü,
Emektar işçi ise küçüldükçe küçüldü.
İşçi alın teri sildi, göz nuru döktü,
Patronu işçinin ömrünü söktü.
Yıllarca sevdiklerine hasret kaldı,
Patronu işçinin emeğini çaldı.
Çocukları ve karısı çok uzaktı,
Sigarasını sessizce yaktı,
Dumanları ise gözlerini yaktı.
Patron: “Ben sana iş, aş verdim” dedi,
Verdiği işi başına kaktı,
İşçi ise boynunu büküp yere baktı.
Patronu: “Aç mısın evladım?”
“Susuz musun yavrum?” Dedi.
Çilekeş işçi: “Aç ve susuzum” diyemedi.
Tükrüğünü yutkunarak,
Mahcup bir lisanı hâl ile:
“Abi ben tokum, az önce yedim,
Abi, su da istemem sağol” dedi.
Açlığını ve susuzluğunu gizledi.
Bu duruma hasret yüklü yüreği sızladı.
Bir bardak suyun, bir tabak yemeğin,
Başına kakılmasını istemedi,
Ben; “açım, susuzum” diyemedi.
Bir yutkundu, bir nefes aldı,
Şehrin derinliklerine daldı…
Kalbinden dedi ki “Rızkı veren Allah’tır,
Çalışmak benden, rızk ise Allah’tandır”
Büyüklenmeden çalıştı, çabaladı, didindi,
Şehrin sokaklarını, kendine arkadaş edindi.
Tırnakları yere bastı ve yine bastı,
Kendini sabrın kucağına bıraktı.
Şehirden bir avuç toprak satın aldı,
Parmağını oraya çiviledi ve çiviledi,
“Tevekkeltü Alellah” dedikçe dedi.
İşçiyi buradan söküp atmak gerek dediler,
Halatla kollarından, ayaklarından çektiler,
O, yerinden hiç ama hiç oynamadı,
Onların hile ve tuzaklarına aldanmadı.
Derken bir avuç toprak daha satın aldı,
Ayakları sağlamlaştı, çiviler çoğaldı.
Başını sokacak bir delik buldu,
Bu, onun için en doğru yoldu.
Günlerce aç ve susuz kaldı
Ve o delikten bir nefes saldı,
Sağa, sola, dünyaya baktı,
Umut ışığını oracıkta yaktı.
Güneş ışınları, ona göz kırpıyordu,
Hem de neşe ile gülümsüyordu.
Şehrin en gözde yerini kaptı,
Derken oraya bir göz ev yaptı.
Çoluğunu çocuğunu getirdi oraya,
Kendisi çıktı, helâl iş bulmaya,
Kibirlenmedi, umutsuzluğa bürünmedi,
“Ne iş olursa yaparım” dedi.
Kolay, zor iş demedi,
Herkese çalıştı, ter döktü,
Feleğin çivisini orada söktü.
Yorgunluk ve bitkinlikten,
Sofranın başında uyuya kaldı,
Çektiklerini düşünüp maziye daldı.
Tahtalar yatak, ağaçlar yastıktı,
Yediği kuru ekmek, içtiği katıktı.
Akrabaları çalışmaya geldi,
Onlara ekmek, su, iş verdi.
Derken iki, üç, beş, yirmi beş…
Boydan boya bir mahalle oldu,
Sahipsiz sokaklar sevenleriyle doldu.
Dükkânlar, fırınlar, mağazalar açıldı,
Fabrikalara, iş yerlerine işçiler seçildi.
Mobilyalar dizildi, demirler kesildi,
Dükkanlara çalışma levhaları asıldı.
Her taraf, iş sahası oldu boydan boya,
Bu sabrın meyvesini herkes duya.
Eski patronlar, hâl hatır sormaz oldu,
Sermayeleri, günden güne yok oldu.
Bayramlar, düğünler, nişanlar çoğaldı,
Anadolu insanının yaptığı her iş doğaldı.
Şehirde dostluk ve kardeşlik pekişti,
Haset insanlar ise aralarında çekişti.
Kardeşlik varoşlarda, sevgi yumağı oldu,
Bu durumda düşmanın beti benzi soldu.
Yıllar önce misafir olmak imkânsızdı,
Emektar işçiler, sokaklarda dermansızdı.
Şimdi senin en yakınların şehrin sahibi oldu,
Şehrin sahipsiz sokakları dostlarıyla doldu.
Şimdi köy de senin, kasaba da şehir de
Artık mutlusun sen her yerde.
Sen, hem köylüsün hem de efendi,
Senin azmin, kibirli insanları yendi.
Sen artık ekmek de uçak da yaparsın,
Helal rızkına sermayeni katarsın.
Mutlu bir yuvan var, çok yakınında,
Dertlerine derman olursun yanlarında.
Iraklar yakına, tutsaklar hürriyete kavuştu,
Anadolu insanı kimliğine sahip çıktı, coştu.
Şehrin varoşları, sevgisini hiç esirgemedi,
Onları patronları gibi dışlayıp geri çevirmedi.
Sahipsiz sokaklar, gariban işçilerini patron etti,
Anadolu insanını bağrına basıp daima mutlu etti…
18.07.2007
İstanbul