İnsan sosyal bir varlıktır. Bu onun diğer varlık ve insanlarla diyaloğunu zorunlu kılmaktadır.
Başarılı iletişimler, doğru algılanmaları ve doğru kararları ortaya çıkarabilmektedir. Günlük hayatımızda, karşılaştığımız problemlerin çoğunda yanlış anlamlar veya iletişim kuramamanın zorluklarını çekmekteyiz.
Kişilerin ilk sosyalleştiği ve kişiliklerini kazanmalarındaki en önemli yer ailesidir. Aile toplumun, en küçük birimidir.
Güçlü toplumların temelleri güçlü ailelere, güçlü aileler ise güçlü bireylere dayanmaktadır.
Aile içerisinde anne ve babanın birbirine karşı sevgi ve saygıya dayalı kaliteli iletişimi, aynı şekilde çocuklarına yansıyarak kişilik kaybı olmadan, herkes kendi düzleminde onur ve gururunu kaybetmeden mutlu birey olmanın en temel unsurlarından birisini gerçekleştirmiş olurlar.
Bu gün maalesef aile içerisinde ki sorunlarımızın başında anne ve babanın başka bir kültürde, başka bir ortamda yetişmiş olması çocukların farklı bir kültürde ve başka bir ortamlarda yetişmiş olmaları iletişim çağında okudukları ve duyduklarının farklı olması kaliteli bir aile yaşamını tehdit eder durumuna geldi.
Aile içinde çocuğunda bir kişiliği vardır. Bu kişilik himaye edilmeli, korunmalıdır. Yoksa kişilik bozuklukları veya sağlıksız davranışlar göstermesine sebep olabilir.
Kişinin yaşına, konumuna bakmadan öncelikli saygın varlığını kabul, onurunu, gururuna, fikirlerine saygı ve hoşgörüyü gerektirir.
Bu da açık olarak iletişimi gerektirir, bu ise kişilerin öncelikle kendilerine ve karşısındakine kişilere saygı duymalarına gerçekleştirir.
Aile mefhumu bizim için mukaddestir. Çok önemlidir. Saygının, edebin, terbiyenin eğitimin mutlak surette bir yeri vardır.
Bu günkü gençler aşkı sokakta arıyorlar. Aşka iftira ediyorlar, Aşk’ı sonunda sokak çocuğu bırakmamalı.
Gençlerimiz; ” biz medeni olarak evlendik, medeni olarak boşandık” diyorlar. Sorarım size aşkınız sevdanız nerde kaldı?
Hâlbuki bizlerin ve bizden evvelkilerin görücü usulü ile evlenmeleri daha uzun ömürlü, daha sağlam ve daha sağlıklı oluyordu.
Tıpkı;
Hz Âdem ile Hz Havva annemizin aşkı gibi
Yusuf ile Züleyha’nın aşkı gibi.
Ferhat ile Şirinin aşkı gibi.
Leyla ile Mecnun’un aşkı gibi olsun istiyoruz.
Bir şairimizin dediği gibi ” erkekler kulakta küpe sallıyor,
Kadınlar tarlada çapa sallıyor.
Gücüne güvenen sopa sallıyor.
Her taraf durmadan sallanır oldu”
Olmasını istemiyoruz. Evlilik flört ile olmaz bu yanlıştır. Biz eskiden asalet arardık. Biz bugün gençlerle niçin iletişim kuramıyoruz?
Bunların birçok sebebi vardır. Niçin birbirimizin kalbini kırıyoruz?
Niçin birbirimizin gönlünü incitiyoruz?
Allah bizleri birbirimizin kalplerini kırmak için mi, yoksa kırılan kalpleri yapmak için mi yarattı?
Niçin yapıcı değil de yıkıcı oluyoruz?
Görevimiz insanların kalplerini kırmak, gönüllerini incitmek mi olmalı? Aile içerisinde birbirini anlayan, birbirini seven, birbirini sayan bireyler olarak kucaklaşalım, halleşelim. Diyorum, Vesselam… 17 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ