ASİL MİLLETİN ASALETİ…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ABD eski Başkanı Bush’la görüşürken televizyon ekranları karşısında ayak ayaküstüne atılı olarak ilk defa görmüştüm. Bir de geçtiğimiz günlerde Davos’ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’le konuşurken gördüm. Boyu uzun olduğu için doğrusu ayak ayaküstüne atmak Tayyip Bey’e yakışmıyordu. Konu güzel ülkemin menfaatine ise, diğerleri ne yapıyorsa Başbakan’ın da onu yapması doğrusu beni sevindiriyor. Bir seferinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in “duygusal konuşuyor” eleştirisine tarihi şahit göstererek cevap veriyordu: “Biz, dedeleriniz kovulduğu zaman, bu topraklarda misafir eden Osmanlı’nın torunları olarak konuşuyoruz. Her zaman mazlumun yanında olduk.” Erdoğan İsrail Başbakanı Olmert’in telefonlarına çıkmadı. “Gazze’de zulüm var, herkesi yardıma çağırıyorum.” Diyordu. Yine Davos’ta olan olayları bu ülkenin bir vatandaşı olarak başbakanımıza yapılan haksızlık karşısında büyük bir kararlılıkla “ben bir kabile reisi değilim. Kocaman bir ülkenin Başbakanı olarak burada bulunuyorum. Sizin yaptığınız gerçekten yanlış. Şimon Peres yirmi beş dakika konuştuğu halde bana aynı oranda konuşma hakkı vermiyorsunuz” diyerek yapılan haksızlık karşısında susmayarak anında tepki koymasını ayakta alkışlıyorum. Ümit edelim ki; bundan sonra ülkemize, milletimize, devletimize, devlet yöneticilerimize bu türden haksızlıklar yapıldığında aynı şekilde aynı kararlılıkla tepkiler konulmalıdır. Bundan birkaç hafta önce İsrail’in Filistin’de yapmış olduğu katliamı, soykırımı topyekûn millet olarak kınamakla kalmadık. Sağcısı, solcusu, milliyetçisi, muhafazakârı birlik ve beraberlik içerisinde bir araya gelerek bebek katleden İsrail’i şiddetle, nefretle telin ederlerken, bir yandan da maddi her türlü imkânları seferber ediverdik. Geçtiğimiz gece ATV ekranlarında İbrahim Tatlıses’in programında açılan yardım kampanyalarında söylenen sözleri, yapılan yardımları bu milletin ne kadar güçlü, vakur, şefkatli, merhamet duygularıyla dolu olduğunu gözyaşları arasında izleme imkânını buldum. Önemli olan orada yapılan yardımlar değildi. Önemli olan topyekûn bir milletin zulüm karşısındaki kararlılığıydı. Tıpkı asırlar boyu dünyaya adalet götüren ilim ve teknikte çağ açıp, çağ kapayan, medeniyetler kuran necip milletin asil evlatları olma kararlılığını ortaya koymalarıydı. Şimdi Dünya büyük bir ekonomik kriz ile karşı karşıyadır. Dünyayı yöneten liderlere göre bu kriz ekonomik! Ancak bu kriz bir medeniyet krizidir. Dünyayı yöneten medeniyet çatır çatır çökmeye başlamıştır. Yaşanabilir bir dünyayı, altında kan ve gözyaşı olan bir medeniyeti istemiyoruz. Hz. Peygamber’i Medine’ye. Alparslan’ı Malazgirt’e. Selehaddin Eyyubi’yi Kudüs’e.. Kanuni Sultan Süleyman’ı Zigetvar’a… Yavuz Sultan Selim Han’ı Mısır’a… Fatih Sultan Mehmet’i İstanbul’a götüren ruhu taşıyan milletimin evlatları. Çağ açıp çağ kapamış bir milletin ahvadı olarak tüm dünyadaki mazlum ve mağdurların elinden tutmalıyız. Dışa dönük, ufku açık, kararlı ve inançlı bir politika izlememiz gerekiyor. Her zaman adaletten, özgürlükten yana olmalıyız. Rüzgâr ister karşımızdan, isterse arkamızdan essin. Biz gene de yoksulun, mazlumun ve doğrunun yanında olmalıyız. Bağrı yanık bir milletin evlatlarına ancak böyle güzellikler yakışır ve yaraşır. Ecdadımız fethettiği ülkelerde adaletle hükmetmesini bilmiş, zalime fırsat vermemiştir. Herkes inandığı gibi yaşamış isteyen kilisesine, isteyen havrasına, isteyende camisine gidebilmiştir. Zorla baskıyla netice almayı hiç denememiştir. Affetmesini bilen milletimize, devletimize, devlet yönetenlerimize selam olsun diyorum. VESSELAM… 4 ŞUBAT 2009 PERŞEMBE

ASİL MİLLETİN ASALETİ…
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!