Allah Resûlünden sonra,
Çilelilerin en çilelisi,
Sevgililerin en sevgilisi,
Şefkatlilerin en şefkatlisi,
Ciğerlilerin en ciğerlisi…
Anne demek istiyorum,
Ta ciğerimin bağından,
Sana sarılmak istiyorum,
Kaf Dağı’nın arkasından…
Senin sevgin ve şefkâtin,
Sardı beni, ötelerin ötesinden,
Kokusu geldi, emzirdiğin sütün,
Vadinin sonsuz derinliklerinden…
Annem: “Yavrum” dedi sardı bağrına,
Eledi, beledi, aldı beni kucağına,
Bıraktığı körpecik yavrusunun,
Kutsal emânet olduğunu biliyordu,
Yaratanına karşı sorumluluğunu,
Onları iyi yetiştirmekte buluyordu…
Rehber olarak seçti; Allah ve Resûlünü
Ve Peygamberlerin güzel ahlâkını,
Aşıladı yavrularına, candan bir bir,
Dedi: “Allah, bütün bunların sahibidir.”
Çalıştı, çabaladı, ortaya koydu gayretini,
Bir gül gibi, süsledi aşk bahçesini,
Sevgi, merhamet; fideleri aşılayarak,
Umutla süsledi, yavrusunun geleceğini…
Asmalar dikti, pekmez olsun diye,
Kurbanlar kesti, barınsınlar diye,
Adaklar adadı, İsmailler olsun diye,
Bıçakları taşlara çaldı, kessin diye…
Anne, seni anlata anlata bitiremem,
Seni hatırlamadan da asla edemem.
Sen, beni emzirdin ve büyüttün,
Bir kuş yapıp, gönüllere uçurttun…
Beşiğimi usanmadan az mı salladın?
Yetiştirip sevinçle askere yolladın,
Merhamet yüklü kanatlarını gererek,
Sevgi yüklü duygularla yüreğimi kolladın…
Artık yaşlandın, yürüyemez oldun,
İhtiyarlık belini büktü sararıp soldun,
Her daim ibadetlerini tam yaparak,
Rabbinin aşkı ve sevgisiyle doldun.
Senin bakışların yürür, tozlu yollarda,
Beni şaha kaldırır, umut yolculuğunda.
Senin sevgin coşar tükenmez hatıraların,
Uykum ile yaşar yatağımın başucunda…
Çektiğin çileleri kalbime yazacağım,
Ölene dek seni hep hatırlayacağım,
Sen, artık kara toprakta olsan da…
Anneciğim! Seni asla unutmayacağım.
Anne, babaya güzelce bakmak,
Müslümanlara İslam’ın emridir.
Eğer istiyorsan cennete uçmak,
Cennet, anaların ayakları altındadır.
Anamsın, canımsın, ciğerimsin, baş tacımsın,
Sen, şu garip gönlümün tükenmez tek ilacısın…
13.09.1995
İstanbul