Ankara’dan Bir Yozgat Geçti

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cumhuriyetimizin 99. Yıl dönümü kutlamanın sevincini yaşadık her birimiz, güzel bir haberle de bu güzel günü taçlandırdık. Yerli ve milli otomobilimiz TOGG Bursa’nın Gemlik İlçesin de faaliyetine başlayacağının haberini almanın onurunu duydum açıkçası.

Bize ait olan her şeye varım. Biz olmak kimseye muhtaç olmadan yaşamak. Cumhuriyet bu değil miydi işte tam bir hediye oldu bizlere.

Yozgat’ımızın tanıtım etkinliği adına düzenlenen fuar ’da söz verdiğim üzere yerimi aldım. Gurbette yaşayan insanlar gurbeti iyi bilirler. Şu an yazacaklarımı sadece gurbette yaşayan insanlar hissedebilir. Kendimi fuar alanına girdiğim andan itibaren böyle bir hissiyatı duymadım. Tamamen Yozgat yanıma gelmişti. Kafam da aşağıdaki şiirim dolandı…

MEMLEKTİM DİYE SEVMEK SENİ

Memleketi solumak şehrin tenha sokaklarında İnsanların yüzlerinde memleketi aramak Şu bizim Ayşe teyze, şu bizim Mehmet amcaya benziyor demek Hiç haz almadığın insanları bile aramak bazen Kaldırım taşlarına dokunurken topukların, Memleketinin çamurlu sokaklarında gezinirken ki heyecanı yaşamak birden

Memleketi hissetmek; kirli caddelerde Şehre tepeden bakmak mesela Hey gidi şehri diyar demek Seni izlemek vardı şimdi burada demek Burun sızlatmak mesela Şöyle çekmek burun damarlarına seni

Manevi yokluğunu ciğerlere

Hey gidi koca memleket demek Sen değil de burada Benim memleketim olması gerekti demek

İstememek hiçbir şey senden Her şeyine eyvallah demek Gelenine, gidenine selam göndermek

Kartpostallarına dokunmak gizlice Şöyle hayal etmek, renksiz çerçeve olan gözlerimde seni Saniyelik iklim değiştirmek mesela Ne hoş olur arada Sevmek birini Ah demek ahh…

Özlemleri bastırmak açılan yaralara Sonra arkasından o bayramlar diye bilmek mesela Nerde eski bayramlar demek İklimleri bile insanlara bağlamak Benim memleketimde şöyleydi demek Olabildiğince övmek seni Yemeklerini, taşları, tozlu yollarını övmek

İssiz sokakları dolduran gençlerini Ellerindeki sigarayı anlatacağın sırada susmak mesela Memleketim bambaşka demek Sevmek seni En masumane çıkarsız sevgiyle sevmek seni Yoksa çıkar var mı ki! Suyunu, havanı, toprağını çıkarlar arasına koymamak mı gerek Memleketim diyebilmek Sessiz sedasız Kalabalıklar arasında kaybolmak belki de benimkisi.

Meltem KAVAK

Neleri yaşayabilirsin ki bir stantta diye merak edenler için yazıyorum. Hem de birçok şey geldi geçti anılardan. İnsan hoş sada bırakmak adına yaşamalı bu dünyayı. Bazen güldüm, bazen hüzünlendim. İnsanların gözlerin de aradım içim de olan, bazen de olmayanı…

İnsanlar da şuna dikkat ettim. Kitaplara verilen paraya acıyoruz hatır gönül için kitap almaktı bulunduğum ortam işte bunun için üzüldüm. Kimse onlara kitapların gerçek mücevher olduğunu öğretmemişti. Kimse kitapları sevdirmemişti demek ki dedim içimden üzüldüm.

Kültür sanat; beyinlerin, duyguların özel insanların platformu olmalı. Farklı düşünce ve karakterlerin yer aldığı ortamlar dolup taşmalı. Bir ortam da ne kadar sanat varsa o ortamda o kadar özgürlük vardır. Bu sanat sadece yazma sanatı değil elbette bilgisayar yazılımı bir sanattır. Bir icraattır bunun için okumak bunun için öğrenmek gerek. Sevgili ebeveynler çocuklarınıza ve kendinize okuma alışkanlığı kazandırın.

Bilinmeyeni okuyun bir yer de savaş çıktığın da düşmanın ilk işi o yerin kütüphanesini ele geçirmek oluyor. Neden sizce? Sizlerin değer vermediği ilmi almak için. Evet hususi olarak kalın punto ile yazıyorum ki ilminize, örf ve adetinize sahip çıkın diye. Evlatlarınıza makyaj malzemeleri almayı bırakıp kitap alın okusunlar, ilmi alsınlar öğrensinler ve öğretsinler.

“Âlimin ölümü âlemin ölümü gibidir.”

Ne kadar esaslı büyük bir hadis öyle değil mi? Gerçek ölümden kasıt değildir elbette. Âlimi hiçe sayıp değersizleştirmektir aslı olan. Okumamak, ilmi kuşatmamaktır…Bu ilim ne hatır için yapılır ne kendin için ilim alem için ve Allah rızasını almak için yapılır.

Kısa bir gün geçirdim ama dolu doluydu. Bir bayan geldi fuara nerelisiniz dedim, şimdi ismini vermek istemediğim sevdiğim bir komşumuzun köyünü söyledi ve ben ismini söyledim benim ablam dedi, yüzüm de tebessüm oluşurken birden ablasını geçen sene kanserden kaybettiğini söyledi. Çocukluğum güzeldi benim, hem de çok güzeldi. Korana yıllara vurmuştu insanlar birbirinden kaçmıştı birden. Oysa düğünler, cenazeler hep birlikte oluyordu. Nasıl bu hale geldik dedim, üzüldüm. Eşi kanserdi gitmiştik geçmiş olsuna eşi iyileşti daha, sonra da kendisi kanser olmuş. İşte hayat böyleydi.

Sonra ummadığım anda elin de ip yumağı ile bir bayan geldi şaşkınlık ve mutluluğu yaşadım, seneler sonra ilk kez yüz yüze görüşüyorduk sevgili Sultan ablacığım ile staj yaparken rehberimizdi değerli insan. Hiç ummadık bir anda liseli yıllarım geldi aklıma Şefimizdi kendisi benim gözümde de bir rehberdi. Şimdi de güzel bir sürpriz yapmıştı bana..

Yazarlar standından kaçan Başkanlar, Milletvekilleri gördüm. Kendilerine yakın hissettikleri yazarların standına uğradılar toplasak zaten kaç kişiydik ki her neyse, ben gülmem veya üzülmem gerekeni

yapmam gerekti. Ben onların yaptıklarını da üzülmedim sadece güldüm. Bir tebessüm neyi alır hayattan demiştim yıllar, yıllar önce ve bu sloganım olarak kaldı bende.

Nice güzel anıları biriktirdim böyle böyle… selam verdim sohbet ettim, kitap verdim, dua ettik ve veda ettik.

Akdağmadeni Kültür Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı Osman ÖZDEMİR hocam, fahri Akdağmadenliyim bundan böyle, koca bir eyvallah size harika ev sahipliği yaptınız. Bu arada değerli büyüğüm Merhaba Yozgat Gazetesi imtiyaz sahibi Ahmet BÜYÜKSOY hocama da standıma uğradı için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Değerli Akdağmadeni Belediye Başkanı Nezih YALÇIN Başkanımıza da şükranlarımı sunuyorum İsimlerini zikredemediğim değerli kitap sever dostlara ve büyüklerime sonsuz şükranlarımla. İyi ki varsınız vesselam.

Ankara’dan Bir Yozgat Geçti
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!