AKİF’İ RAHMETLE ANIYORUZ

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

12 Mart İstiklal Marşımızın kabul edilişi ve Mehmet Akif Ersoy’u anma günü olarak kutlanır. 1921 yılında açılan TBMM bir oturumunda Erkan’ı Harbiye Reis vekili Miralay İsmet beyin 500 lira ödüllü İstiklal Marşı almaya değerde bir şiirin yazarı kim olacaksa ona bu ödülü verilecekti.

O gün ki Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Çanakkale şehitleri destanını yazan Mehmet Akif’i İstiklal Marşını yazmasını ister. Oda Tacettin dergâhına “Korkma sönmez” diyerek başlayan on kıtalık İstiklal Marşını yazar. Milli mücadelenin devam ettiği yıllarda o devrin ünlü edip ve şairleri vardı.

Bunlardan hepimizin yakinen bildiği Yahya kemal Beyatlı, Ahmet Haşim, Abdülhak Hamid Tarhan, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdagül, Süleyman Nazif, Faruk Nafiz Çamlıbel, Cenap Şahabettin gibi kudretli şairlerimiz varken İstiklal Marşı yazma görevi onlara verilmezken tercihen Mehmet Akif’e verilmiştir. İstiklal marşımızı bu gün ki şekliyle yazmıştır merhum Akif.

İstiklal Marşımızın bütününe baktığımız zaman öne çıkan kelimenin “korkma” ile başlıyor olması manidardır. Milli mücadelede yorgun düşen bir milletin yüreğini kıpırdatmış hem de şehidi en iyi anlayan ve yazdığı satırlarla anlatan en iyi şair seçilmiştir. Ulusal basınımızda bir gazetede ifadesini bulduğu gibi biz bu kelimeyi ta 1434 yıl öncesinde iki cihan güneşi Hz. Muhammed (sav)’e ve onun ashabına müşrikler tarafından yapılan baskı, zulüm ve işkencelerinden dolayı hicret etmek mecburiyetinde kalan Müslümanlar, ilahi emir doğrultusunda Mekke’den Medine’ye hicret etmişlerdi.

Cihan peygamberi efendimiz Mekke’den çıkışta saklandıkları Sevr mağarasında iki gün kalmışlardı. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e müşriklerin zarar vereceğinden korkan Hz. Ebubekir’e hitaben efendimiz “korkma ey Ebubekir, Allah bizimledir!” buyurmuştur. Efendimizin bu ilahi fermanı doğrultusunda İstiklal marşımıza ‘Korkma’ kelimesiyle başlıyor Mehmet Akif. Ve şöyle diyor; Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak! O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Başka bir kıtasında ise; Garbın Afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, ‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar? “Allah bu millete bir daha bir İstiklal Marşı yazdırmasın diyen Akif’in İstiklal Marşı, 724 şiir içerisinde birinci geliyor. İhtiyacı olmasına rağmen kendisine verilen 500 lira ödülü kabul etmeyerek 12 Mart 1921 de TBMM’de yapılan oylamada “Milli Marş” olarak kabul ediliyor.

Şiir Hamdullah Suphi tarafından meclis kürsüsünden yüksek sesle okunuyor. O gün ki tüm milletvekilleri ayakta alkışlıyorlar. Safahatın yazarı Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy hastalanır, ömrünün son günleridir. Hasta yatağında İstiklal Marşının eskidiğini yenisini yazmak gerektiği kendisine hatırlatıldığında; O şiir milletin o gün ki heyecanının ifadesidir.

O marş bir daha yazılmaz. Onu bende yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek o günleri yaşamak gereklidir. O şiir benim değildir. Bu milletin malıdır, Diyor merhum Akif. Ruhu şad olsun. Bende Akif’in İstiklal Marşı’nın kabulü yıldönümü münasebetiyle kendisini rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Nur içinde yatsın. Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın ÂMİN… Diyorum VESSELAM… 12 MART 2013 SALI

AKİF’İ RAHMETLE ANIYORUZ
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!