AİLE YAPIMIZI KORUMAK

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Aile bir toplumun en küçük kurumsal birimidir. Oradaki masumiyet, sıcaklık, fedakârlık, sevgi, hoşgörü ve rahatlık hiçbir yerde yoktur. Bu çatı altındaki her güzellik karşılıksız ve samimiyet üzerine kurulmuştur.

İnsan, mutluluğu bu çatı altında aramalıdır. Aile içinde mutluluğu yakalayan insan hedefine ulaşmış demektir. Aile dışında mutluluğu yakalamak çok zordur.

Günümüzde dış ortam acımasızdır. Orada her şey menfaatler ve ihtiraslar üzerine kurulmuştur.

Bu yüzden aile kurumu sağlam olan toplumlar güçlüdür, dirençlidir. Türkiye olarak bizi güçlü kılan en önemli özelliğimiz sağlam aile yapımızdır.

Bunu bilen şer odakları, aile yapımızı hedef almışlardır. Özellikle basınımız ve televizyonlarımız kullanılarak aile müesseselerimiz topa tutuluyor.

Bu müesseseyi yıkıp parçalamak için akla, hayale gelmeyen entrikalarla vicdansızca saldırıyorlar. Yapılan filmler, klipler, eğlence programları, magazin programları, hep bu amaçla kullanılmaktadır.

Günümüz medyasında aile içi meseleler ekranlara yansıtılıyor. Evlenenler, boşananlar, soyunmayı marifet sayan sözüm ona kendilerine manken diyen bir grup genç hanımın yaşam tarzı, genç kızlara örnek diye sunuluyor.

Genç delikanlılara da bulunduğu mekânlarda arkadaş olduğu insanların eski sevgilileriyle birlikte olmanın normal olduğu anlatılıyor. Bu yetmiyor. Bunu haftada bir yapanlar göklere çıkartılıyor.

Fahişeliğin gazete sayfalarında prim yaptığı ender ülkelerden biriyiz herhalde.

“Genel Ahlak”, Türk aile yapısını korumak, aile fertlerimize düştüğü gibi komşularımıza, yaşadığımız belde, ilçe, şehirlerimiz, okuduğumuz okullar, bizi yöneten siyasetçilerimiz, bürokratımız, yazar ve çizerlerimiz bu hassas konuya daha fazla önem göstermeleri gerekmektedir.

Maalesef 60’lık-70’lik hacı amcalar-teyzeler evlenmek için ekranlara çıkıyor. Müziğin magazin hızlı ritmine ve jüri üyesi şişman bayanlara uyarak çiftetelli oynuyorlar.

Sabahtan akşama kadar süren magazin programların da zekâ, kalite, yüksek duygular değil, “İçgüdüler” gözetiliyor. Bu eğitimin adı TV eğitimidir ve halkımız bu eğitimden geçmektedir.

Neticede oluşan ahlak, millet olarak bünyemize uymayan müstemleke ahlaktır. Bu programlar aile kurumunun ciddiyetine yakışmıyor. Kutsal bir müessese basitleştiriliyor. Kadın ve erkek adaylarının eş araması, örf ve âdetlerimize ters düşmektedir. Bu gibi programların aile müessesini çökertmekten başka hedefi yoktur.

Bu programlar insanı rencide etmekte, onu mal gibi pazarlanan bir meta haline getirmektedir. Aile yapımıza ve milli kimliğimize uygun değildir. Bu konu zinayı, fuhşuyatı tetiklemekten başka bir şey değildir.

Bir genç Peygamberimize gelerek: “Ya RasulAllah bana zina yapmak için izin ver” der.

Orada bulunanlar gencin üzerine yürüyerek onu ayıplarlar ve men ederler.

Hz. Peygamber “Bana getirin” der.

Yaklaşınca: “Bu fiilin annene yapılmasını ister misin?” der,

Genç:” Hayır vallahi istemem” der.

Peygamberimiz daha sonra:

“Kızın için kabul eder misin?

Kız kardeşin, halan, teyzen için bunun yapılmasını ister misin? Diye sorar ve her defasında “Vallahi hayır” cevabını alınca.

Hz. Peygamber’de; “Diğer insanlarda buna razı olmazlar” der. Sonra elini gencin üzerine koyup: Yarabbi günahlarını affet, kalbini pak et, fercini muhafaza et” diye dua eder.

Velhasıl, unutmayalım, aile bizim son kalemizdir diyorum.

Vesselam… 5 ŞUBAT 2021 CUMA

AİLE YAPIMIZI KORUMAK

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!