Peygamber Efendimiz hayatında çok ağlamış az da gülmüştür.
Resulullah nelere ağladı, nelere güldü? Allah Resulü (sav) insanların çok gülmesini hoş görmezdi.
“Allah’a yemin olsun ki, eğer benim bildiğimi siz de bilseniz, az güler çok ağlardınız.
Yataklarda kadınlardan lezzet almazdınız. Yollara, çöllere dökülür, (belanızın def’i için) Allah’a yalvar yakar olurdunuz.”
Allah korkusundan dolayı ağlayan kişiyi, Allah, cennetle mükâfatlandırır.
“Allah korkusundan dolayı ağlayan kişi (hayvanın memesinden çıkan) süt memeye dönünceye kadar, cehenneme girmez.” Efendimiz (sav) hataları için ağlayanların kurtuluşa ereceğini müjdelemiştir.
Efendimiz (sav), bir bulut görecek olsa tedirgin olurdu ve bu yüzünden anlaşılırdı. Bunun sebebini ise, bir azabın gelme ihtimali ve geçmiş milletlerin görülen bulutlar sonrası azaba duçar olmasını hatırlatırdı.
Efendimiz şöyle buyurmuştur: “İki göz vardır ki, onlara ateş değmez.
Allah için ağlayan göz ile Allah yolunda uyanık sabahlayan göz.” Çok gülmek kalbi karartır! Allah Resulü (sav) mütebessim idi. Ancak kahkaha atmaz, çok gülmezdi. “Çok gülme zira çok gülmek kalbi karartır” buyurmuştur.
Sahabeden Abdullah bin Haris ise şöyle demiştir: “Resulullah (sav)’dan daha çok tebessüm eden birini görmedim.” Allah Resulü (sav), bir şeye sevindiği zaman, mübarek yüzü ay gibi parlardı. Efendimiz (sav) dünya ve nimetlerine dalmaz, bu konuda ashabını uyarırdı. Çok gülmenin iyi olmadığını hatırlatırdı.
Müslüman’ın din kardeşine tebessüm etmesi de bir iyiliktir. Resulullah’ı güldüren bazı olaylar; Ramazan ayında dayanamayıp eşiyle birlikte olan bir sahabi, Efendimiz (sav)’a gelir ve “Ben helak oldum” der. Orucumu bozdum ne yapacağım?
– Öyleyse üst üste iki ay oruç tut.
-Ya Resulullah! Zaten başıma gelen bu yüzdendir. Dayanamam.
-Azad edecek bir köle bul.
-Ya Resulullah buna gücüm yetmez.
-Öyleyse altmış fakiri sabah akşam doyuracaksın.
-Bunu yapacak gücüm yok.
-Otur bekle bakalım. Biraz sonra içeri bir heyet girer. İçi hurma dolu büyükçe bir sepeti efendimize hediye ederler. Efendimiz oruç yiyen adama:
-Bu sepeti al, yediğin orucun kefareti olarak Medineli fakirlere sadaka olarak dağıt der. Adam, sepeti eline alır, bir sepete bir de Resulullaha bakar;
-Ya Resulullah! Vallahi Medine’nin şu iki kayalığı arasında benden daha fakiri yoktur. Bunu ben dağıtmam altı tane çocuğuma götürür yediririm, der.
Bunu duyan Efendimiz uzun uzun güldüler ve:
-Öyleyse bunu al, ailene, çocuklarına yedir buyurdular.
Sa’d bin Ebi Vakkas (ra) anlatıyor: Uhud savaşında Resulullah (sav) ile beraberdim. Ok torbasındaki okları bana veriyor ve:
“At! Anam babam sana feda olsun, at” diyordu.
Bir Müslüman’a saldıran müşriklerden birini görünce, nişan alıp ona bir ok fırlattım. Yan tarafından okun isabet etmesi üzerine, adam yere yığıldı.
Ancak yere öyle bir şekilde yığıldı ki hali çok komikti. Resulullah (sav) bunu görünce yan dişleri görünecek şekilde güldü.
Allah’ın yanında sevimli olan şeylerin başında Allah korkusundan ağlayan gözyaşı ile Allah yolunda akıtılan kandamlası efdaldir. Cumanız mübarek olsun diyorum. Vesselam…