Geçtiğimiz haftadan itibaren 1963-2009 yılları arasında yapılan Yozgat Belediye Başkanlığı seçim sonuçlarını siz kıymetli okuyucularımızla paylaşıyorum. Acısıyla tatlısıyla, dilimizin döndüğü kadar. Büyüklerimizden işittiğimiz anıları, hatıraları da anlatmaya gayret gösteriyorum.
Doğrusu yazı ve yorumlarımız hem okunuyor, hem dillendiriliyor, telefon ve mesajlar ile destekleniyor. Hatta caddede yürürken, dükkânının önündeki esnafımız, “Sayın Büyüksoy, yazınızı okudum. Geçmiş tarihimizi bize anlatıp anılarımızı tazeliyorsun. Eline, koluna yüreğine sağlık. Ne kadar güzel oluyor” diyorlar.
Bu yazılarımızda ölenleri rahmetle yâd ediyoruz. Kalanlara sağlıklı ve uzun ömürler diliyoruz. Yaptıklarını, yapamadıklarını, bildiğimiz kadarıyla anlatmaya çalışıyoruz. Bu günden sonrada anlatmaya devam edeceğiz, kaldığımız yerden.
Nihayetinde 30 Mart 2014 yerel seçimlerine aday olarak katılan partilerin, program, tüzük, plan ve projelerini ihtiva eden çalışmalarını Yozgat’a yapabileceklerini, seçildikleri takdirde nasıl bir Belediye Başkanlığı yapacaklarını da sizlerle paylaşacağım. AK Parti Adayı Kazım Arslan, MHP Adayı Uğur Bektaş, SP Adayı Mustafa Canbolat ve CHP Adayı Selahattin Koştan ile birebir görüşüp, kanaat ve düşüncelerimizi de sizlerle paylaşacağımdan şüpheniz olmasın.
Gelelim sadede… Adem Bal isimli bir okurumuz eksik olmasın bize bir mesaj atmış. Biz bu zevatın Adem Bal olmadığını da biliyoruz. İsterse adını soyadını da verebilirim. Çünkü bu vatandaş Durakta bekleyen bir yolcu gibi önüne gelen araca biner tez elden. Partisi filanda yoktur. Zaman zaman gazetelerde köşe yazarlığı yapmaya kalkar. Bazen müteahhitlik yapar, müstear isimler kullanır, herkesin kağnısına tez elden biner, hiç de utanmaz.
Bak gülüm, yaşın çok genç, sana diyeceğim çok şey var ama sadece bir şey söylemek istiyorum, “Bülbül dikenden korkarsa gül koklayamaz, çiftçi serçeden korkarsa darı ekemez” Adem Bal kardeş, yazdığın mesajı aynen yayınlıyorum: “O dönem sizler niye aday olmadınız bu kadar bildiği çok şey var da. Mehmet Özel neredeydi o zamanlar. Devlette en azından şimdi bakandın!” diyorsun.
Bunlar nasip kısmet işi be kuzum. Senin bacağında don yokken, ben kürsüde merhum Erbakan Hocamın sunuculuğunu yapıyordum, Yozgat meydanı sesimizle inliyordu. Mesajında Mehmet Özel ağabey ile beni neden karşı karşıya getirmeye çalışıyorsun.
Şimdi sıkı dur, sana bu aklı kim verdi, neden gerek duydun? Bizim yalan söylediğimiz kanaatine nereden vardın? Biz Erbakan Hocamızın evine gidemez miyiz, elini öpemez miyiz? Keşke yaşın müsait olsaydı da sen önümüze düşüp bize kılavuzluk edip götürseydin bizi. Yibitaş Çimento Fabrikası bünyesinde faaliyet gösteren BEYTAŞ inşaat firması vardı, hiç unutmuyorum, Allahüâlem 66 AT 174 plakalı narçiçeği renginde statükon bir arabası vardı şirketin.
Adı geçen şirketin Müdürü Eskişehirli Alâeddin Türkoğlu idi. Arabada bu arkadaşta vardı. O günkü BEYTAŞ şirketinde huzurda bulunan onlarca kişinin içerisinden Yasin Hatipoğlu Hocamızın talepleri doğrultusunda Dursun Uyar ve Ahmet Büyüksoy’u elçi olarak gönderdiler. Gidenler arasında Mehmet Özel ağabey de yoktu. Öncesinde ve sonrasında Mehmet Özel ağabey de mutlaka oralara ulaşmıştır elbette ama o gün yoktu. Hatta Yaşar Erbaz’ın Belediye Başkanlığı adaylığına gösterilmesini isteyen kişi de Mehmet Özel ağabey olabilir. Ne var bunda…
Bak kardeşim, kulağına küpe olacak bir söz söyleyeyim sana hatıra olsun. “Nasihat çok pahalı olmasına rağmen, çoğu zaman ucuza gider, altının değerini sarraf, kelamın değerini erbab anlar. Erbab olmayan, sözün kadrinden ne anlar?”
Biz bu köşede okuyucularımıza sadece nasihat etmiyoruz. Doğru bildiklerimizi de söylüyoruz. Hatta 37 sene önceki aracın plakasını, rengini bile unutmamışız.
Ahir kelam; Bizim yalan söylediğimizi, ima etmen bile yanlış. Köşemiz ve kapımız sana her zaman açık. Bilesin ki Mehmet Özel ağabeye de kapımız ve gönlümüz açık. Yanlışımız, hatamız, eksiğimiz var ise gelir, doğrusunu söyler. Biz de üzerimize düşeni yapar, bu köşeden doğrusunu okurlarımızla paylaşırız. Boşboğazlığa gerek yok diyorum vesselam… 5 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA
