8 MART’IN ARDINDAN

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tarihte insan yerine bile konulmayan kadın ve kızlarımız bilhassa cahiliye döneminde aşağılanıyorlardı.

Bir kimsenin kız çocuğu oldu mu, o baba içine sindiremeyip toplum içine çıkamıyordu.

Doğan kız çocuğu belli bir yaşa geldiği zaman kendi öz babası tarafından diri diri  toprağa gömülüyordu. Bu olay cahiliye dönemi için geçerliydi.  

Hz. Ömer (ra) Müslüman olduktan sonra iki şeye dikkat çeker ve derdi ki: “Birini hatırladığım zaman hep gülerim, diğerini hatırladığım zaman hep ağlarım. Cahiliye döneminde helvadan put yapar, ilah diye de ona tapardık. Acıkınca da döner onu yerdik.  Bunu hatırlayınca hep gülerdim. Yine cahiliye döneminde  bir kızım olmuştu. Kendimi aşağılanmış kabul ediyordum. Mekke sokaklarında gezemiyordum. Kızım belli bir yaşa gelmişti. Annesine kızımın başını yıkamasını, saçlarını taramasını, güzel elbiseler giydirmesini söyledim. Kazmamı küreğimi alarak kızımın elinden tuttum, bilinmeyen bir istikamete çölün ortasına götürdüm.

Bir tarafta çukur kazarken kendi üzerime sıçrayan tozları kızımın sildiğini gördüm. Eştiğim çukura diri diri toprağa gömeceğimden habersizdi minnacık yavrum. Hiç acımadan, acı hissi duymadan kendi öz kızımı diri diri toprağa, kendi ellerimle  gömdüm.  Bunu hatırladığımda hep ağlarım… Ağlarım…”

Diri diri toprağa gömülen kızlarımıza, kadınlarımıza çok üstün bir değer İslam dini ile verilmiştir. 

İlk kadın hakları evrensel beyannamesi Peygamber Efendimizin Veda Hutbesinde “kadınlarınızın haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim” cümlesi ile tüm dünyaya İslam dininin kadına ne kadar değer verdiği  ilan edilmiştir.

Dünya kadınlar günü ülkemizde ise ilk kez 1921 yılında 8 Mart “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı. 1975’li yıllardan sonra daha yaygın bir biçimde sokağa taşındı. Yıllardan beri  8 Mart  “Dünya Kadınlar Günü” olarak her sene büyük bir iştiyakla kutlanmasına rağmen kadınlar açısından değişen bir şey olmamıştır. 

Bugün hala ezilen ve her türlü zulme tabi tutulan  yine kadın değil midir? 

Evde, işte, yaşamın her türlü sosyal alanında ezilen ve horlanan kadın değil midir? 

İşgal edilen topraklar da  daha fazla özgürlük  ve demokrasi çığırtkanlığı adı altında akıl almaz zulümlere maruz bırakılan yine kadınlar değil midir?

Evinin düzenini korumak ve çocuklarının yetişmesini sağlamak yerine “kadına özgürlük “adı altında kadınların  istismar edilmesi, sosyal dengeyi bozmuştur. Hareket noktasına baktığımızda sosyal eşitlik ve adalet için bir eylem olarak başlayan bu kutlama, geçen onca zamana rağmen kadının yaşamında bir iyileşme sağlayamamıştır.

 Her sene kuru gürültü ile bir günlük kutlamanın kimseye faydası yoktur. Ancak bundan maddi kazanç sağlayan kesimlerin olduğu gerçektir.

Kadınlar ise sadece istismar edilmekle kalmakta ve bir insan olarak yapabilecekleri asil hizmetlerden yoksun bırakılmaktadırlar. 

Günümüz toplumunda bir kesim için geçerli olan hak ve özgürlükler inandığı gibi yaşamaya çalışan kızlarımız ve kadınlarımız için geçerli değildir. 

Reklam kampanyaları ile “Haydi Kızlar Okula” vaveylası koparanlar başörtüsü ile okumak isteyenlere kapıları yıllarca kapatmadılar mı?

Kadınlarımız geçtiğimiz asırlarda adlarına çeşitli hanlar, hamamlar, kervansaraylar, mescitler, camiler çok miktarda da çeşmeler yaptırmışlardır. 

Her şeyden önce bu düşüncelerimizde samimi olmamız gerekmektedir. Senenin bir gününde “dostlar alışverişte görsün” zihniyetiyle hareket etmek kadından beklenen gelişmeyi sağlamaz, diyorum. Vesselam… 18 MART 2021 PERŞEMBE

8 MART’IN ARDINDAN
Giriş Yap

Merhaba Yozgat Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!