Geçtiğimiz 4 Temmuz Pazar günü Merhaba Gazetemizin kuruluş yıl dönümüydü.
Bundan tam 13 yıl önce 4 Temmuz 2008 tarihinde Merhaba Yozgat ismi ile bir gazete çıkartmanın mutluluğunu hep birlikte yaşamıştık. Yayın hayatımıza başlarken gönül aynası olmaya talibiz diye yola çıkmıştık.
O gün verdiğimiz sözün arkasında durmanın hazzının bugünde yaşıyoruz. Yola çıkarken dediğimiz gibi ‘Merhaba Gazetemiz; Elinizde, evinizde, işyerinizde, sizin ve bizim aynamız olacaktır.’ Aynanın karşısına geçersiniz, aynadakine gülümsersiniz, aynadaki de size gülümser. Aynadakine kaş çatarsınız, aynadaki de size kaş çatar. Ona sırt dönersiniz, o da size sırt döner. Aynadakinin yüzünde bir leke görürseniz elinize bir bez alıp günlerce silseniz, temizleyemezsiniz. Ama o bezle kendi yüzünüzü temizlerseniz aynadakinin yüzü de temizlenir.
Cam ile “sır”ın birleşmesinden ayna meydana geldiği gibi, can ile tenin birleşmesinden de insan meydana geliyor.
Onun için Peygamber Efendimiz (sav) bir hadisinde; “Mümin Müminin aynasıdır” buyurmuştur.
Gönül aynası bazen kişinin kendine ayna olur. Merhaba Yozgat; bizim aynamız olacaktır.
O halde biz hem aynayı hem de aynaya bakanı temiz tutalım. Devlet de bir milletin aynası değil midir? Yönetim, biçimi ne olursa olsun, milletin düşüncesini, düşüncesizliğini, yiğitliğini veya korkaklığını yansıtır. Demokraside halk, eliyle verdiği oyla bağlılığını yansıtır. Krallıklarda ise kılıcını çeken bir kişiye bin kişi boyunlarını eğerek itaatlerini yansıtırlar. Toplumda görülen soygun, vurgun, hırsızlık, anarşi, terör, yalan, iftira gibi marazlar ise sistemin uygulanışının kötülüğündendir.
Biz yayın hayatımıza başlarken gönül aynası olmaya talibiz demiştik. Devlet ve millet fertleri birbirine bakmalı biri diğerindeki kötülüğü yok etmek için kendisindeki kötülüğü yok etmelidir diyerek vira bismillah demiştik.
Sözümüzü bitirirken de büyük bir zat’ın sözünü sizlere hatırlatmıştım. “Bir kimse kendi hata ve kusurunu araştıracak olsa başkasının yüzüne bakacak mecali, kalmaz” Biz de bunu düstur edinerek kusuru hep kendimizde aradık.
Allah’a hamd-u senalar olsun ki; bugün itibariyle 14’üncü yaşımıza girerken 3850’nci sayımıza ulaştık. O gün, ‘Bir fidan dikiyoruz gönül toprağına’ diyerek çıktığımız yolda yeni doğan çocuğumuz, bebeğimiz, gözümüz kulağımız, Merhaba Gazete’miz emekleme döneminden mektebe gitme yaşına gelmenin hazzını yaşıyor bugünde.
Bu dikilen fidanın nasıl bir meyve vereceğini, bu meyveden kimlerin, nasıl fayda temin edeceğini, gazetemizin imtiyaz sahibi olarak bana birçok insan merak ediyor ve soruyordu.
Rabbim’e binlerce şükürler olsun. İlk başladığımız gündeki heyecanımızı koruyoruz bugünde. Allah nasip eder, nice aylar ve yıllar geçer üzerimizden bu güzellikte.
Bu süre zarfında eş, dost çevrelerimizden olumlu tepkiler aldık. Eksikliklerimiz oldu. Hatalarımız oldu. Her gün güncellenen internet sitemizden bizi okuyan, bizi takip eden Türkiye’de olduğu gibi Dünya’nın değişik ülkelerinde gurbet acısı çeken müdavim okuyucularımız da oldu. Tebrikler, teşekkürler aldık.
Olumlu tepkiler, gazetemizi ve Merhaba ailemizi ziyadesiyle memnun etti. Duygulandık. Kısa sürede büyük mesafeler kat ederek, ara vermeden gelişerek, büyüyerek, güzelleşerek, gazetemizi elimize, elinize, işyerinize, evinize ulaştırmanın gayreti içinde olduk.
Kanuni bir zorunluluktan dolayı gazetenin sahibi her ne kadar Ahmet Büyüksoy ise de Merhaba Yozgat Gazetemizin sahibi tüm Yozgat ve Yozgat halkı olmuştur.
Gazeteyi çıkardığımız ilk gündeki samimi duygularımdı, buna böyle inandım, bundan sonra da böyle olacağını ifade etmek isterim. Geldiğimiz nokta itibari ile yukarıdaki söylediklerimizi uygulamaya azami derecede gayret ettik.
Yozgat küçük bir şehir. Gelişememiş, kabuğunu kıramamış, milli gelirini artıramamış, yetiştirdiği insan gücünü rasyonel olarak kullanamamıştır. İlim adına, sanat adına, ticaret adına yetiştirdiği değerleri bünyesinde barındıramamıştır maalesef.
Denir ki; “İlim ve sanat, değer verilmediği zaman hicret eder.” Yozgat’ta da böyle olmuştur.
Yozgat’ın kendine has zorlukları vardır.
Yazın sıcağı, tozu, dumanı; kışın karı, buzu, dondurucu ayazı, siftah etmeden günlerce, aylarca dükkânını, işyerini, atölyesini, fabrikasını açıp kapaması gerekirken maalesef: Doğu’nun, Batı’nın, Güney ve Kuzey’in ekonomik kıskacı altında çökertilmesin. Dünya’da Türkiye’nin. Türkiye’de Yozgat’ın düştüğü veya düşürüldüğü durumdan kurtulmasının kilidini Yozgat’taki yazarlara, çizerlere, ozana, şaire, iş insanına, siyasetçisine topyekün basın camiasındaki ekmek parası için çalışan meslektaşlarımıza düşmektedir.
Yozgat’ın kalkınmasına Merhaba Gazetemizde hasbelkader köprü olmaya, omuz vermeye devam edecektir. Ülkemize ve Yozgat’ımıza güzellikler hâkim olsun istiyoruz.
Kardeşlik hâkim olsun, birliğimiz zedelenmesin, bu duygu ve düşünceler ışığında 14’üncü yaşına girmenin hazzını yaşarken Merhaba Gazetesinin çalışanlarına şükranlarımı arz ediyorum.
Nice yıllara diyorum.
Vesselam… 5 TEMMUZ 2021 PAZARTESİ